menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başkası olma kendin ol!

61 40
02.08.2025

Diğer

02 Ağustos 2025

Willy Pasini “Aşk ve Yemek” isimli kitabında şöyle bir hesap yapıyor: Uyanık olarak geçirdiğimiz yaşamımızın 15 yılında yemek yiyoruz!

Ömrümüz boyunca da sofraya aşağı yukarı yüz bin kere oturup kalkıyoruz.

Bu hesabın ayrıntılarını yazmadığı için şu kadar yılın 15 yılı diye daha net bir rakam veremiyorum.

Arkadaş hesaba düşkün olduğundan sanırım oturup bir başka bedensel haz için hayatımızın ne kadarını harcadığımızı da hesaplamış.

Buna göre sevişmeye harcanan süre bütün ömrümüzde 10 saate denk geliyor.

“Fransa’da cinsel ilişkinin ortalama süresi 6 dakikadır ve 40 yıllık faal bir cinsel hayatın hazzına ayrılan kümülatif vakit, orgazm başına sekiz saniyeden 4 bin 450 ilişki tahmin edersek, sadece 10 saat olacaktır” diye yazıyor. (İletişim Yayınları, Çeviren: Can Belge.)

Tabii bu konuda bir tartışma açmak mümkün.

Cinsel hazzı sadece orgazma indirgemek ne kadar doğru olur?

Neyse, bunu tartışmaya kalkmayacağım tabii. Herkesin hesabı kendine deyip geçelim.

Bu eski kitabı durduk yerde hatırlamadım tabii.

Yemek yemeyi sadece “yaşamak için vücudun ihtiyaç duyduğu gıdayı temin eden bir eylem” olarak görenleri pek ilgilendiren bir hesaplama olmasa gerek.

Tıkınmak ile yemek yemek arasında bir fark olmalı.

İnsanların kişisel refah düzeyleri arttıkça yemek yemek, beslenmenin de ötesine geçiyor, günlük küçük haz aralıklarına dönüşüyor.

Hatırladığım kadarıyla Türkiye’ye gelen ortalama bir turist, her 100 dolarının 20 dolarını yeme-içmeye harcıyor.

Harcamanın beşte biri demek ki oldukça anlamlı bir rakam.

Onun için turizmin önemli bir gelir kaynağı olduğu bizim gibi ülkeler bu işe özel bir önem veriyorlar.

“Bizim gibi ülkeler” diyorum ama esasen bu dil alışkanlığından kaynaklanıyor.

“Bizimki gibi bir ülke” de kolayca bulunmuyor diyebilirim!

Elif Ergu Demiral’ın geçen haftaki Oksijen’de yayımlanan........

© T24