1904-05 Rus-Japon Savaşından çıkarılacak dersler
Diğer
06 Temmuz 2025
Derler ki İstanbul'un fethi sırasında Ayasofya'daki papazlar meleklerin insanların sağ omuzuna mı yoksa sol omuzuna mı konduğunu tartışırlarmış. Köy yanarken kahpe taranırmış. Bunları "günümüzün inanılmaz dertleri varken bu çok eski, gözden ve gönüllerden uzak savaştan bize ne?" diyebilecek olanlar için yazıyorum.
Bu 120 yıllık savaştan ve sonuçlarından günümüz için çıkarılacak çok sayıda ders vardır. Bu konuyu değerli Mülkiyeli kardeşim Nuri Çolakoğlu'nun önerisi üzerine işlemeye karar verdim.
Neredeyse mutlak bir imparator gibi hüküm süren ve göz koyduğu komşusunu hor gören bir Rus lideri ülkesinin çıkarlarının tehdit altında olduğuna ve daha fazla nüfuz ve saygıyı hak ettiğine inanır. Rusya yayılmacı bir ruh hali içindedir ve komşusuna karşı haksız yere bir toprak fethi savaşına girişir.
Liyakatleri değil sadakatleri uyarınca atanmış eski kafalı Rus yöneticiler ve generaller düşmanın ezici Rus askeri gücü karşısında hızla teslim olacağı ve toprak taleplerini kabul edeceği bir senaryo yazarlar.
Beklentilerin aksine savaş uzadıkça uzar ve Rus kayıpları gittikçe artar. Bu kısmen tedarik hatlarının uzaklığından ve lojistikten kaynaklanır. Ancak Rusya'nın ilk günlerdeki yenilgilerinin arkasındaki en büyük faktör düşmanını yanlış değerlendirmektir.
Rusya'nın rakibi Avrupalı müttefiklerinin zamanlı desteğinin de yardımıyla Rusya'nın saldırısını püskürtür, direnme kararlılığı ve yeteneği ile herkesi şaşırtır.
Yukardaki koşulların ve olayların hem 1904-05 Rus-Japon Savaşı hem de mevcut Rusya-Ukrayna Savaşı için geçerli olması bence çok ilginçtir.
Benzer koşulların ve süreçlerin benzer sonuçları olur.
1904-05 Rus-Japon Savaşı 20. yüzyılın askeri ve siyasi dinamiklerini şekillendirdi. Bu savaştan çıkarılacak en temel dersler rakibini küçük görmenin yanlışlığı ve ulusların gücünün yalnızca büyüklükten veya geleneksel prestijden değil, teknolojik adaptasyondan, etkili liderlikten ve toplumsal bütünleşmeden geldiğidir. Aynı zamanda küresel güç dengelerinin sanılandan daha hızlı değişebileceği ve askeri stratejilerin sürekli olarak yenilenmesi gerektiği de bu savaşla bir kez daha kanıtlandı.
Kendi halkına kulak tıkayan, toplumsal değişimi bastıran ve modernleşmeyi yalnızca silahlanmaya indirgeyen bir rejimin kuyusunu kendi elleriyle kazdığı ortaya çıktı.
1904-05 Rus-Japon Savaşı yalnızca iki büyük güç arasında geçen emperyalist bir mücadele değildi, aynı zamanda modern çağın askeri, siyasi ve toplumsal dinamiklerini şekillendiren önemli bir kırılma noktasıydı. Bir tarafta devasa bir Avrasya imparatorluğu olan Çarlık Rusya'sı, diğer tarafta ise sanayileşmesini yeni tamamlamış ve hızla modernleşen bir ada devleti olan Japonya vardı.
Savaşın sonucunda yalnızca Uzak Doğu’nun dengeleri değil, dünya düzeni de sarsıldı. Doğu’nun Batı’yı yenebileceği fikri ilk kez gerçeklik kazandı. Bu savaş ve sonuçları günümüz için uluslararası ilişkiler, ordu reformları ve iç siyasal istikrar açısından çok sayıda ders içerir.
1904-1905 Rus-Japon Savaşı Mançurya ve Kore üzerindeki nüfuz mücadelesinden kaynaklandı.
Japonya hızla sanayileşen ve yayılmacı bir politika izleyen bir güç olarak stratejik ve ekonomik açıdan hayati öneme sahip Kore ve Mançurya'yı kendi nüfuz alanı olarak görüyordu.
Rusya ise Sibirya Demiryolu projesiyle Uzak Doğu'ya ulaşmış ve Port Arthur limanını ele geçirerek bölgedeki askeri varlığını artırmıştı. Rusya'nın 1900 Boxer Ayaklanması sonrası Mançurya'yı işgali ve Kore'de etkisini artırmaya çalışması Japonya'yı tehdit ediyordu.
Bence Japonya'nın Batılı güçlerle eşitlik isteği savaşın önemli bir duygusal gerekçesidir.
Japonya Meiji Restorasyonu (1868) ile modernleşmişti ve Batılı güçler gibi sömürgecilik yarışına girmek istiyordu. Rusya'nın Asya'da genişlemesi Japonya'nın yayılmacı hedeflerinin karşısındaki en büyük engeldi.
Çarlık Rusya'sı sıcak denizlere inme politikası gereğince Pasifik'te bir donanma üssüne, Port Arthur'a sahip olmuştu. Rusya'nın Kore'deki etkisini artırma girişimleri Japonya'yı endişelendiriyordu.
1902'de imzalanan İngiliz-Japon İttifakı Japonya'ya diplomatik destek sağladı. İngiltere Rusya'nın Asya'daki yayılmasını durdurmak için Japonya'yı destekliyordu.
Japonya Meiji Restorasyonu ile gerçekleştirdiği reformlar sayesinde çağdaş bir ordu ve donanma kurmuştu. Bu modern yapı eski düzenini koruyan ve köhnemiş bir ordu yapısına sahip Rusya karşısında belirleyici oldu. Ruslar hâlâ aristokrat subaylara, torpille atanmış hantal bürokrasiye ve plansız lojistik sistemlerine güveniyordu.
Rus-Japon Savaşı siper savaşlarının, makineli tüfeklerin etkin kullanımının ve topçu ateşinin önemini göstererek I. Dünya Savaşı'nın habercisi oldu. Geleneksel savaş taktiklerinin modern silahlar karşısında işe yaramadığı görüldü.
Savaşta deniz gücünün önemi öne çıktı. Japonların Port Arthur'daki ani baskını ve Tsuşima Deniz Muharebesi'ndeki kesin zaferi deniz hakimiyetinin savaşın kaderini nasıl belirlediğini kanıtladı.
Rusya'nın ana sanayi merkezlerinden binlerce kilometre uzaktaki bir cepheye asker ve malzeme sevkiyatındaki başarısızlığı lojistiğin savaştaki kritik rolünü ortaya koydu. Ana karargâh St. Petersburg’da, savaş cephesi ise binlerce kilometre uzaktaydı. Trans Sibirya Demiryolu henüz tamamlanmamıştı ve yetersiz lojistik destek yüzünden Rus ordusu sürekli geride kaldı. Uzak Doğuya gönderilen Rus donanması geriye dönemedi.
Batı dünyası Japonya’yı küçümseyen bir gözle izliyordu. Bir Asyalı milletin büyük bir Avrupa gücünü yenmesi hem Batı’daki ırkçı önyargıları sarstı hem de sömürge altındaki Asya halklarına umut verdi. Bu savaş beyaz adamın üstünlüğü efsanesi için sonun başlangıcıydı.
Rus birlikleri işgal ettikleri topraklarda acımasız davrandılar. Emirlere itaatsizlik yaygındı. Çoğu disiplinden ve motivasyondan yoksun birliklerinin performansı düşüktü. Yetersiz teknoloji ve lojistik destek ve komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar işleri daha da kötüleştirdi.
Popüler olmayan ve gereksiz Japonya savaşı Rusya içinde büyük bir kargaşaya neden oldu. Ekonomi perişan haldeydi ve yiyecek kıtlığı olağandı. Çar halkının güvenini kaybetmişti. Savaş yüzünden daha da kötüleşen ekonomik sıkıntılar, artan vergiler ve korkunç çalışma koşulları protestolara yol açtı.
Böylesine iç baskılara ve askeri yenilgilere maruz kalan II. Nikolay Japonya ile Portsmouth anlaşmasını imzalamak ve olumsuz koşullarına katlanmak zorunda kaldı.
Japonya Kore üzerinde tam hakimiyet kazandı ve Mançurya'daki Rus etkisi kırıldı.
Ancak Japonya ile barış iç huzuru getirmedi.
Rusya savaş sırasında büyük bir iç karışıklık yaşamaya başladı. Askerî başarısızlık, ekonomik çöküş ve halkın huzursuzluğu birleşince içeride başka bir yenilgi daha yaşandı.
Rusya savaşa büyük bir askeri güçle girmişti ama hem lojistik hem de stratejik yönetim açısından sınıfta kaldı. Özellikle Baltık Donanması’nın aylar süren yolculuk sonunda Tsuşima Boğazı’nda neredeyse tamamıyla yok edilmesi Japonların bir Çanakkale zaferiydi. Ordu içinde moral bozuldu. Subaylar ile erler arasında güven eridi. Donanmanın prestiji yok oldu. 1917’ye giden süreçte askerin siyasete olan sadakati bu kırılmayla sarsıldı.
Savaş zaten kırılgan olan Rus ekonomisi üzerinde büyük bir yük yarattı. Savaş harcamaları arttı, vergi yükü büyüdü, enflasyon tırmandı. Kırsalda toprak sorunu derinleşti, kentlerde sanayi işçileri grevlere başladı.
Köylüler ve işçiler için yaşam koşulları kötüleşti. Sosyalist ve anarşist hareketlerin halk içindeki etkisi hızla arttı. İmparatorluk içten içe kaynamaya başladı.
İmparatorluk toprakları içinde yer alan Polonyalılar, Baltık halkları, Gürcüler, Ukraynalılar gibi çeşitli etnik gruplar merkezi otoritenin zayıfladığını fark edince bağımsızlık ya da özerklik taleplerini daha gür sesle dillendirmeye başladılar.
Çarlık rejimi bu savaşla birlikte reform yapma yeteneğini kaybettiğini gösterdi ve 1917 Devrimi'ne giden süreç hızlandı. Savaşın en önemli mirası Rusya'nın yenilmez imajını yıkması ve devrimci hareketlere ivme kazandırmasıydı.
Savaş öncesi dönemde Rus halkı arasında Çarlık rejimine yönelik hoşnutsuzluk giderek artmaktaydı. Ancak halkın gözünde monarşi hâlâ kutsal ve güçlü bir yapıyı temsil ediyordu.
1905’te Japonya gibi ikinci sınıf olarak görülen bir ülke karşısında alınan bu utanç verici yenilgi Çar II. Nikolay’ın otoritesini ciddi biçimde........
© T24
