menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dönüş hızı yüksek gazeteciler

29 1
15.09.2025

Diğer

15 Eylül 2025

Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, CHP İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin iddianame çıktığında “çok zayıf” bulmuştu:

“3 sayfası şüpheliler, 2 sayfası tutanak, son 3 sayfası yorum. Benim bu iddianameye çok ciddi eleştirilerim var. İçinde sadece bir tape ve iki tane itirafçı var. Somut delil yok.”

TGRT Haber’de bunları söyleyen Cem Küçük, mahkemenin CHP İstanbul İl yönetimini görevden uzaklaştırma kararı vermesi üzerine fikir değiştirdi:

“9 sayfalık iddianamede mahkeme önemli bir karara imza attı. Zaten İstanbul’da ve Ankara’da delegelere telefon, tablet, para verdiği netti. Mahkeme bu durumu netleştirdi ve CHP İstanbul il yönetimini görevden aldı. Bence CHP için sonun başlangıcıdır bu karar.”

Küçük’ün bu dönüşü sadece üç gün içinde gerçekleşti, ama hakkını yememek gerek, onun iddianameyi eleştirdiği günlerde iktidar medyası, mahkemenin bu kararına giden yolları döşüyordu. Nitekim yargılamadan önce cezayı ilan eden mahkemenin gerekçesi “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmalar ve basına yansıyan ses kayıtları” idi.

Kuşkusuz hızla tavır değiştiren sadece Cem Küçük değildi. İktidar medyası eskiden karalayıp durduğu Gürsel Tekin’e mahkeme kararından sonra ilgi göstermeye, övgüler dizmeye başladı. İktidar yanlısı TV kanalları, Gürsel Tekin’i canlı yayına almak için sıraya girdiler.

En çarpıcı değişim Yeni Akit’te yaşandı. Birkaç yıl önce “Beynamaz Gürsel” diye yazan Yeni Akit, binlerce polis eşliğinde CHP binasına girmesinden sonra “Gürsel Tekin provokatörlere boyun eğmedi” diye manşet attı. Oysa daha 4 Eylül’de, Haber Müdürü Zekeriya Say, gazetede Gürsel Tekin’e demediğini bırakmamış, yazısı internette “Vay Tekin vay” diye yayımlanmıştı.

İktidar medyası ile kıyaslanamaz ama muhalif medyada da Gürsel Tekin’e bakış değişti. Yıllardır, el üstünde tutulan Gürsel Tekin’in, geçmişi didiklenmeye, malvarlığından söz edilmeye başlandı. Hatta Serdar Akinan, YouTube hesabında uçuk bir malvarlığı listesinden söz etti, ama Gürsel Tekin yalanladı; daha mütevazı bir liste açıkladı.

Elbette demokrasiden ve evrensel hukuktan yana olacağız gazeteci olarak, ama yanlış olan, siyasi partilerin taraftarı ve sözcüsü olarak yazmak ve konuşmak. Taraftarlık ve temas mesafe kuralının çiğnenmesi habercilik standartlarına zarar veriyor, nesnellik yok oluyor.

En önemlisi, haberler sakatlanıyor, gerçeği yalın haliyle aktaramıyoruz; gölge düşüyor üzerine.

Siyaseti izleyen gazetecilerin ani dönüşleri gibi futbol medyasında da çok hızlı viraj alınabiliyor bazen. Maç kazanan teknik direktör birden göklere çıkarılıyor, en müthiş futbol insanı ilan ediliyor; ertesi maçı kaybedince de yerin dibine geçiriliyor adeta.

A Milli Futbol Takımı’nın teknik direktörü Vincenzo Montella’nın başına gelen de buydu.

4 Eylül’de deplasmanda Gürcistan’ın mağlup edilmesinin ardından övgülere boğuldu.

Hürriyet yazarı Uğur Meleke, bu maçtan sonraki yazısında “…Montella’nın ne kadar doğru bir teknik adam olduğunun kanıtı. Montella adeta ay yıldızlı formalı bir kulüp takımı yarattı ve ‘FC Milli Takım’ uyumuyla çıktık dün Tiflis’ten başarıyla” dedi.

Aynı Uğur Meleke, İspanya yenilgisinin ardından kaleme aldığı “Barcelona 2011 reloaded!” yazısında ise “Teknik direktörümüz Montella, korkunç ilk devrenin ardından 3-4 değişiklikle başlamalıydı ikinci yarıya. 6-0’a kadar sadece 1 değişiklik yapması akıl tutulması” diyerek Montella’yı suçladı. İki yazı arasında sadece üç gün vardı.

Sadece Uğur Meleke de değil,........

© T24