menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Durup ince şeyleri anlamak

21 1
16.10.2025

Diğer

16 Ekim 2025

"Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya”

Gülten Akın’ın İlk Yaz şiiriyle başlamak istedim. Canım Gülten Akın, bu şiiri yazdığında ülke 12 Eylül karanlığının içindeydi. O karanlık bugün daha kasvetli. Çünkü zorbalık iktidar olduğunda sadece karar mekanizmalarını ele geçirmez; sokağa iner, kaldırımları, otobüsleri, trenleri, meydanları, iş yerlerini ve evleri doldurur. Yatak odalarını, çalışma masalarını işgal eder. Her adımda biraz daha sıkışır, her solukta biraz daha daralırız. Bu yüzden her gün evlerimizde kendimizi bu sıkışmışlığa kilitliyoruz.

Kaldırımlar motosiklet ve scooter işgalinde. Yolda, birbirimize çarpıyor, özür dilemek yerine “önüne bak!” diyoruz. Toplu taşıma araçlarında birbirimizi itekliyor ve tersleniyoruz. Korna sesleri hiç susmuyor; kuyruklar, itişip kakışmalar da… Kimseye tahammülümüz yok. Eleştiriyi ve uyarıyı hakaret olarak görüyoruz. Bırakın ince şeyleri, birbirimizi anlamak hatta duymak bile istemiyoruz. Nezaketimizi kaybettik; kendimize ve birbirimize olan sabrımızı… İnanın, hiçbiri birden bire olmadı.

Toplumsal değerler, bireysel sınırlar, basit nezaket kuralları bile siyasetin ve iktidarın etkisiyle şekillenir. Malumunuz ahlak salt kurallarla, yasaklarla veya cezalarla biçimlenmez. O, bireyin kendi içsel ölçütleri, vicdanı ve sorumluluk duygusuyla şekillenen bir yaşam tarzıdır. Ama zorbalık iktidar olduğunda bu içsel ölçütler baskı altına alınır; birey küçülür, gündelik yaşam bir mücadele hâline gelir. Bu mücadele de bencilliği, zorbalığı beraberinde getirir. (Her koyun kendi bacağından durup dururken asılmadı) Bugünün Türkiye’sinde neye tepki vereceğimiz, neyi seveceğimiz veya nefret edeceğimiz buna göre belirleniyor. Bir televizyon dizisinden hep birlikte nefret etmemiz gerekiyor mesela; bir fotoğrafa hep birlikte kızmamız… Ve tüm bunları büyük bir öfkeyle yaşamak zorundayız. Hep bağırmamız, daima ünlemlerle konuşmamız bekleniyor. Diğer türlü ‘ahlaksız’, ’vatan haini’ vb. olmanız an meselesi. Bu arada herkes görgüsüzlük ve........

© T24