menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zayıflayan Türkiye ormanları yarı yarıya daha az karbon tutuyor

10 1
13.04.2024

Diğer

13 Nisan 2024

Odun üretimindeki artış ve orman alanlarının enerji, madencilik gibi sektörlere giderek daha çok tahsis edilmesi, Türkiye ormanlarının parçalanmasına ve zayıflamasına sebep oluyor. Bu durum, ormanların iklim değişikliğiyle mücadelede üstlendiği rolü de baltalıyor.

2017'de yaklaşık 15 milyon metreküp olan odun üretimi, yalnızca birkaç sene içerisinde 25 milyon metreküpe ulaştı. Bugün gelinen noktada, Türkiye ormanlarında her 100 metreküp ağaç servetinden yıllık olarak üretilen odun miktarı, dünya ortalamasının iki katı seviyesinde.

Son 10 yılda, farklı sektörlere tahsis edilen orman alanlarında da kayda değer artış yaşandı: Günümüzde kadar ormancılık dışı kullanımlar için tahsis edilen toplam 810 bin hektarlık orman alanın yüzde 47'si, son 10 yılda tahsis edildi. Bu tahsisler yalnızca ormansızlaşmaya sebep olmakla kalmıyor, civar orman ekosistemlerinde parçalanma ve nitelik kayıplarına yol açıyor.

2008 ile 2019 yılları arasında, 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısında yüzde 118'lik artış yaşandı. Direnci düşen, biyoçeşitliliği azalan ormanların karbon tutma işlevi de zayıfladı. 1990 ile 2017 yılları arasında, ormanlarda yılda 63 ila 67 milyon ton karbon tutulurken, bu miktar 2021'de neredeyse yarı yarıya azalarak 34 milyon tona geriledi.

Türkiye ormanları üzerindeki en önemli baskı unsurlarından biri, özellikle 2017'den bu yana keskin bir şekilde artan odun üretimi. Bu durumun temel nedeni olarak, lif levha endüstrisindeki üretim artışları gösteriliyor. Önceleri odun ihtiyacını ithalat yoluyla karşılayan bu sektörün, ekonomik krizler ve döviz kurundaki aşırı artışlar nedeniyle, Orman Genel Müdürlüğü'ne odun üretiminin artması yönünde baskı yaptığı anlaşılıyor.

2017 yılında yaklaşık 15,5 milyon metreküp olan endüstriyel odun üretimi, 2021 yılında 28 milyon metreküp seviyesine yaklaştı. Bu artış, ormancılık meslek kamuoyunda çok fazla eleştiri aldığı için 2022 yılında bir miktar azalarak 25,4 milyon metreküp civarına geriledi. Bu miktar da hâlâ ülke ormanlarının kapasitesinin çok üzerinde.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) istatistikleri, odun üretimine uygun ormanlarda bulunan her 100 metreküp ağaç serveti için bir yılda kesilerek oduna dönüştürülen kısmının dünya genelinde bir metreküp dolayında olduğunu ortaya koyuyor. Bu ortalama, Avrupa Birliği ülkelerinde 0,75 metreküp civarındayken, Türkiye'de iki metreküpün üzerine çıktı. Odun üretiminin kabul edilebilir sınırların üzerine çıkması, ormanların ekolojik özelliklerinde kayda değer bozulmalar yaşanmasına sebep oluyor.

Odun üretiminin artması, iklim değişikliği ile mücadele bağlamında da önemli. Canlı ağaçlar, atmosferden karbondioksit alıp bünyelerinde depolarlar. Ağaçların odun üretimi için kesilmesi, ormanlarda depolanan karbon miktarının da azalması anlamına geliyor. Orman yerine odunda depolanan karbonun akıbeti ise odunun nasıl kullanıldığına bağlı. Örneğin mobilya haline getirilip ihraç edilen odunun depoladığı karbon da yurtdışına çıkar ve artık Türkiye'nin emisyonlarını dengeleyen bir unsur görevi üstlenemez. Üretilen odun yakılır ya da bir şekilde çürürse bu durum atmosfere doğrudan karbon salımı anlamına gelir. Ayrıca kesilerek ormandan çıkarılan ağaçlar artık fotosentez yapamayacakları için, ormanlar tarafından atmosferden alınan karbon miktarı da azalır.

Türkiye ormanları üzerinde artan baskılar, odun üretimi ile sınırlı değil; orman alanlarının enerji ve madencilik gibi sektörlere tahsisi de son yıllarda kayda değer ölçüde arttı. 2022 yılı sonunda, Türkiye'de ormancılık dışı kullanıma tahsis edilmiş toplam orman alanı miktarı 810 bin hektar civarındaydı. Ancak bu miktarın neredeyse yarısına denk gelen 382 bin hektarlık alan, yalnızca son 10 yılda tahsis edildi.

Enerji sektörü, bu tahsislerin başını çekiyor. Son 10 yılda, enerji sektörünün kullanımı için yaklaşık 136 bin hektar orman alanı tahsis edildi. Onu, 105 bin hektar ile madencilik sektörü izledi. Yalnızca bu iki sektöre yapılan orman alanı tahsisleri, toplam orman alanı tahsisinin yüzde 63'üne denk geliyor.

Ormancılık dışı kullanıma tahsis edilen alanlarda yapılan işlemleri doğrudan "ormansızlaşma'' olarak adlandırmak mümkün. Fakat yine de, farklı sektörel yatırımlara tahsis edilen bu alanlar, orman varlığı envanterinde "orman alanı'' olarak görünmeye devam ediyorlar. Oysa söz konusu alanlardaki bitki örtüsü bütünüyle kaldırıldığı için hem ormanın karbon yutağı işlevi sıfırlanıyor hem de diğer ekosistem hizmetlerini yerine getiremez hale geliyor. Ayrıca bu alanların civarındaki orman ekosistemleri de parçalanma yoluyla pek çok ekolojik yıkım sürecini bir arada yaşıyor. Biyoçeşitlilik azalıyor, ormanın direnci düşüyor ve elbette karbon tutma işlevi yavaşlıyor.

Orman Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısı 2008-2019 yılları arasında yüzde 118 arttı. Aynı dönemde, bin hektardan büyük orman parçalarının sayısı yüzde 16 oranında azalırken, toplam orman parça sayısında yüzde 56'lık artış yaşandı. Özetle, Türkiye'nin daha büyük ve ekolojik açıdan daha güçlü ormanları, daha küçük ve ekolojik açıdan daha güçsüz orman parçalarına doğru bir dönüşüme maruz kaldı.

Bu tablo, ağaçlandırma çalışmalarında "çağ atlandığına''........

© T24


Get it on Google Play