menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye'de otlaklar verimsizleşiyor, geleneksel hayvancılık gerileyecek

26 1
17.05.2024

Diğer

17 Mayıs 2024

Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen

Kuraklıkların güçlenmesi ve otlakların verimsizleşmesi, 420 milyondan fazla hayvanın beslenmesini ve hayvancılık yapan milyonlarca insanın geçimini sağlayan Avrasya otlaklarını tehdit ediyor. Yeni yapılan bir çalışma, hayatını geleneksel hayvancılık ile idame ettiren milyonlarca insanın geçiminin de risk altında olduğunu gösteriyor.

Dr. Banzragch Nandintsetseg öncülüğünde altı ülkeden (Çin, Japonya, Moğolistan, Almanya, Fransa ve Türkiye) bilim insanları tarafından yürütülen ve yazarları arasında bulunduğum çalışma, Türkiye'de otlakların giderek verimsizleşmesi ve kuraklıkların kuvvetlenmesi nedeniyle hayvancılığın risk altına gireceğini öngörüyor. Orta ve Doğu Asya'daki riskler ise, yalnızca otlakların verimsizleşmesine bağlı olarak artacak.

Geleneksel hayvancılığın iklim değişikliğinin bu olumsuz sonuçlarına uyum sağlayabilmesi, yerel halkların geçim kaynaklarını destekleyebilmek için oldukça önemli. Bunun için geleneksel ekolojik bilgi birikiminden faydalanmak ve uyum önlemlerini teşvik etmek gerekiyor. Çalışma kapsamında önerdiğimiz tedbirler arasında çeşitli yönetim iyileştirme yöntemleri; geçim kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve pazarlara erişimin sağlanması gibi sosyal dönüşüm adımları; ayrıca kırılganlığı değerlendirmek için izleme sistemleri kurulması gibi kapasite geliştirme yöntemleri yer alıyor.

Kara alanlarının yüzde 40'ını oluşturan meralar, hayvan yemi temin etmenin yanı sıra biyoçeşitlilik sağlayan ve karbon depolayan önemli bir ekosistem. 2019 yılı verilerine göre Avrasya'nın otlakları, 420 milyondan fazla hayvanın doğrudan ya da dolaylı beslenmesini sağlıyor. Ayrıca özellikle kırsal kesimde, hayvancılıkla geçinen milyonlarca insana destek oluyor. Diğer taraftan meralar, iklim değişikliği ve değişkenliği açısından da en kırılgan ekosistemler arasında yer alıyor.

Pastoralistler, biriktirdikleri geleneksel ekolojik bilgi sayesinde binlerce yıl boyunca kuraklık gibi, iklimin değişkenliğinden kaynaklanan tehlikelere karşı kendilerini koruyabildiler. Fakat son zamanlarda iklimsel tehlikelerin artması, meralık alanların azalması ve sosyoekonomik baskılar, pastoralistlerin hareketliliğini olumsuz etkiledi. Örneğin Türkiye'de, meraların yaklaşık yüzde 64'ünde verimsizleşme ve bozulma yaşandı. 2003 yılından itibaren tarım teşviklerinin yeniden düzenlenmesi ve özellikle yerleşik tarımın desteklenmesi ile birlikte, çiftlik hayvanlarının sayısında büyük artış yaşandı. Mera kullanımında devlet regülasyonlarının artması da pastoralistleri hem kuraklıklar hem de sosyoekonomik değişimler karşısında daha kırılgan kılan bir diğer unsur oldu.Bugün sürü hareketliliği epey artmış durumda; daha uygun mera arayışındaki pastoralistler, giderek daha uzun mesafeler katetmek zorunda kalıyor.

Ekonomik ve sosyopolitik değişimler nedeniyle 1990'lı yıllarda Türkiye'den Moğolistan'a kadar ülkelerde, hayvan sayısında ciddi bir azalma gözlendi. Ancak son 20 yıldır, sayıların yeniden hızla arttığını gözlemliyoruz. Bu artış, meralar üzerindeki baskıyı da artırdı. Diğer yandan, gittikçe sıklaşan ve kuvvetlenen kuraklıklar da meraların verimliliğinde azalmaya yol açtı. Yeterli otlatma yapılamaması, hayvanların yeterli kiloya ulaşamamalarına sebep oldu. Yine verimlilik azlığı nedeniyle pastoralistler, hayvanlarını kışın beslemelerine yetecek ölçüde yem toplayamadılar. Bir araya gelen bu sosyoekonomik ve iklimsel şoklar, pastoralistler arasında yoksulluğun ve işsizliğin artmasına yol açtı ve onları, alternatif geçim kaynakları arayışı içinde, kırsal alanlardan kentlere göç etmeye yöneltti.

Bütün bu gelişmeler, hayvancılık ile uğraşanların sayısında yıldan yıla bir azalmaya yol açıyor ve hayvancılığın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Gelecekte kuraklıkların daha sık ve daha şiddetli olacağına yönelik öngörüler de, pastoralistlerin ve geleneksel hayvancılığın durumunun daha da kötüleşebileceğine işaret ediyor.

Biz de bu çalışmamızda, Avrasya otlaklarının gelecekteki kuraklık riskini ve mera verimliliğindeki olasılı değişiklikleri belirlemek için bir risk analizi yaptık. Bunun için ekosistem odaklı bir olasılıksal risk analizi (PRA) yöntemi uyguladık ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) ilgili tanımlamalarına sadık kaldık. Bu çerçevede 'risk', beklenen kayıpları ifade ediyor ve 'tehlike' ile 'kırılganlık' bileşenlerinin çarpımı ile hesaplanıyor. 'Tehlike', zarar verici olabilecek bir olayın, bizim örneğimizde şiddetli kuraklığın, oluşma ihtimalini ifade ediyor. 'Kırılganlık' ise, olayın meydana gelmesi durumunda ortaya çıkan kayıp miktarı ile ilgili. Bu çalışmada, normal ve kurak yıllar arasındaki mera verimliliği farkını anlatıyor. Kırılganlığın hesaplanabilmesi için Avrasya'nın otlaklarının vejetasyon üretkenliğine dair simülasyonlar yapıldı. Bu simülasyonlarda, ikisi kötümser (karbondioksit emisyonlarının yüzyıl ortasında iki katına çıktığı........

© T24


Get it on Google Play