İnsan, kâğıt ve mürekkep
Diğer
03 Ağustos 2025
Oktay Akbal'ın bir öyküsüne de ad olan ve neredeyse özdeyişe dönüşmüş cümlesi vardır: "Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey" Öyküde aşkla dolu ilkgençlik günlerini karartan savaşla her şeyin nasıl değiştiğini anlatır Akbal: "Şu dünya bir kere daha değişecek. Belki eski halini almaz, ama zarar yok, gidenler gitti, gelenler gelsin." Kederli de olsa bir umut gezinir satırlarında: "Kâğıt, mürekkep insanlardan daha dayanıklıdır."
Doğru elbette; kâğıt ve mürekkep sözdür çünkü ve söz, insan gibi silinip gitmez dünyadan. Her şey değişir ama kâğıda düşmüş söz, insanlık var oldukça biçim değiştirirek de olsa kalacaktır. Victor Hugo, Homeros'un İlyada'sı için "O soğumaz, sönmez, aynı ışık yangınından hep aynı şafak söker çünkü" der. Homeros'un varlık olarak dünyamızda adından başka bir izi kalmadı ama İlyada bir ışık yangınından şafak söker gibi doğuyor yüzlerce yıldır.
Kâğıt ve mürekkep sadece kitaplar için değil kuşkusuz. Yüzyıllardır hayatımızın tam göbeğinde bu ikili. Onların yanına, duygularıyla insanı koyunca hemen akla mektuplar geliyor. Son yıllarda yaşantımızdan şaşırtıcı bir hızla çekilen, anlamını yitiren mektuplar... Hiç durmayan e-posta trafiği, WhatsApp yazışmaları bu kavramı söküp attı hayatımızdan. Ama eğer belli bir yaşın üzerindeyseniz, çok mektup yazmış ve almışsınızdır. Beklenen mektup için postacıların sokakta görünmesinin yarattığı dalgalanma ne güzeldir. Gönderilecek mektubunsa zarflanıp aman kimse görmesin diye iyice kapatılması, pul yapıştırılması ve posta kutusunun içine, kim bilir içlerinde neler yazılı diğer zarfların arasına bırakılıvermesi. Bu süreç, yazarken özdeşleştiğimiz mektuptan kopuşu da inceden inceye yaşatırdı. Kemal Tahir, sevgilisi Fatma İrfan'a yazdığı mektupların birinde bunu, yani zarfı bir........
© T24
