Reşat Nuri, Cumhuriyetimiz ve ‘Kemalizm Dini’
Diğer
16 Şubat 2025
Reşat Nuri Güntekin
Edebiyat ortamında adlarını şiir ya da öykü ve roman gibi sanat metinleriyle duyurmuş edebiyatçılardan pek çoğunun bir de ‘öğretici’ türdeki yazıları vardır. Yayıncılar, okurlarının çoklukla sanat metinleriyle tanıdığı edebiyatçıların ilgi gören sanat kitaplarını tekrar tekrar basıp çoğaltarak yazar-okur ilişkilerini dengeleyip edebiyat ortamını canlı tutarken bir yandan da amaçları gereği işin ekonomik boyutunu kontrol ederler. Sanatçı yazarların öğretici yazıları, çok okunan sanat metinlerine oranla sınırlı okur kitlesiyle ekonomik getirisi cılız kaldığından yayıncıların pek de ilgisini çekmez. Öne çıkmış, sayısı az bazı yazar ve kitaplar kenarda tutulursa sözünü ettiğim dergi ve gazetelerdeki bu öğretici yazılar, aktüel zamanından sonraki yıllarda çoklukla da yazarının ölümünden sonra kitaplaşır.
Burada bir liste yapacak durumda değilim lakin Ahmet Hamdi Tanpınar’ın makaleleri ile Peyami Safa’nın “objektif” yazıları hayli zamandır kitap olarak elimizin altındadır. Halit Ziya Uşaklıgil, Haldun Taner, Abdülhak Şinasi Hisar, Sabahattin Ali, Sait Faik gibiler de dergi ve gazete yazıları sonraki yıllarda özverili edebiyat emekçilerinin titiz çalışmalarıyla kitaplaşmış sanatçılardan birkaçıdır. Bu, öğretici yazıların kitaplaşma sürecinde Refik Halit Karay’ın on sekiz kitaplık külliyatını okumamızı sağlayan Tuncay Birkan’a her birimiz teşekkür borçluyuz. Yakın bir zamanda, romancı Reşat Nuri Güntekin (1889- 1956) de Cumhuriyetimiz & Paris Notları (Haz. M. Fatih Kanter, 2024) kitabıyla uzun bir aradan sonra yeniden öğretici yazıları kitaplaşan sanatçılara eklendi.
Reşat Nuri, bizde ‘cumhuriyet dönemi edebiyatı’ denildiğinde akla ilk gelecek üç isimden biridir. Diğer iki kişiyse Halide Edip Adıvar (1882-1964) ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974)’dur. Dikkat edilirse rejimin kurucusuyla akran olan bu üç kişi, ‘cumhuriyet dönemi edebiyatı’ için kurucu sanatçı sayılan başka bazıları gibi imparatorluk döneminde doğup yetişmişlerdir. Yakından bakıldığında dönemle ilgili başka pek çok yazar adıyla karşılaşılacağı gibi andığım bu üç adın ‘cumhuriyet rejimi’ ile yakınlık ölçüsü de hayli farklıdır. Halide Edip, ‘kurtuluş’ aşamasında söz yerindeyse omuz omuza olduğu kurucu önderiyle ‘kuruluş’ aşamasında yollarını ayırmak ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Onun, yeni rejimin kurulduğu Türkiye’ye dönüşü ve itibarını kazanışı Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonraki İsmet İnönü iktidarında mümkün olabilmiştir. (Bu sürece tanık olmak isteyenler, İpek Çalışlar’ın Biyografisine Sığmayan Kadın: Halide Edip kitabına bakabilirler.) Rejime ve dolayısıyla da kurucusuna derin bağlılığıyla bilinen Yakup Kadri, rejimden ilk darbeyi 1923 seçimlerinde Manisa beklerken Mardin mebusu seç(tir)ilmekle yemiştir. 1930’ların ortalarında elçilik göreviyle Ankara’dan apar topar uzaklaştırılan Yakup Kadri, yıllar sonra geri döndüğünde rejim köprüsünün altından çok sular geçmiş olduğu gibi kendisi de vaktiyle Alp Dağları’nın ardından gelmiş Yakup Kadri değildir artık. (Yakup Kadri’nin Politikada 45 Yıl kitabı, kendisinin Cumhuriyet rejimiyle yazılan ortak tarihidir.)
Reşat Nuri, edebiyatımızdaki yaygın kanıyla Çalıkuşu romancısıdır. Bu romanın şöhretiyle edebiyat yaşamını taçlandıran Reşat Nuri, sonraki her bir eserine bu romanından bir parça pay vermiştir denilebilir. 1922’de ilkin tefrika edilip ardından kitaplaşan romanın böylesine ünlenip okunmasında asıl öge edebiyat dışıdır. Mustafa Kemal, Büyük Taarruz öncesindeyken cephede okuduğu Çalıkuşu romanını kamuoyuna mal etmiştir ki edebiyat dünyamızdan az çok haberdar olan herkes bu iltifatı bilir. Bu böyleyken 1936’da yeniden basılan Çalıkuşu romanının pek çok kısmının değiştirildiğini ne az kişi bilir. Bu operasyonu belki Atatürk de bilmez. Roman bu yönüyle ‘kurtuluş’ ile ‘kuruluş’ aşamalarındaki Halide Edip’in kaderini yaşamıştır diyebilirim. Çalıkuşu, Anadolu romanıdır ancak aynı değerde bir Cumhuriyet romanı değildir. Reşat Nuri’nin asıl Cumhuriyet romanı, sipariş üzerine yazdığı Yeşil Gece (1928)’dir. Cumhuriyet rejiminin yüzüncü yılında, bugünün devrimci kadrolarının açmazı, Yeşil Gece romanının, sonunda sıfır elde var sıfırla mücadele meydanından “inkılabın doğduğu yere” dönmek........
© T24
