menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Global nüfus sorunu

8 14
19.09.2025

Diğer

19 Eylül 2025

Yazının başlığını bu şekilde belirlerken uzun süre duraksadım. Zira, nüfusta görülen gerileme eğilimi sorun sayılır mı, sayılmaz mı, bu konu hararetle tartışılıyor.

Elon Musk gibiler global nüfus azalmasının insanlığın sonunu getireceğine inanıyorlar. Benim de dahil olduğum karşı kamp ise, uzun ve sağlıklı yaşam sürelerine ve başta AI olmak üzere teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni gerçekliğe dikkat çekerek, bunun dezavantaj değil avantaj olduğunu düşünüyor.

Nüfusun gerilemesini tehlike olarak görenler daha çok çocuk yapılmasını teşvik ediyorlar. Kadınlara bu konuda ne düşündüğünü soran yok. Elon Musk örnek olsun diye, muhtemelen zenginliğinden de faydalanarak, değişik kadınlardan 11 çocuk yaptı. Her gittiği yere küçük oğlu X’i kucağında taşıyor.

Bizim dünya liderimiz de ulusal planda benzeri şekilde düşünüyor. Ona göre nüfusun gerilemesi tehlikeli. Bu yüzden gençlerden daha çok çocuk yapmalarını istiyor. Kadının görevi ona göre anne olmak ve çocuk doğurmak. Önce üç çocuk istedi. Sonra sayıyı dörde, nihayet beşe yükseltti. Türkler çocuk yapmazsa açığı Suriyelilerden, Afganlardan kapatmaya kararlı.

Gelgelelim, dünyadaki nüfus eğilimleri, onlar ne düşünürse düşünsün, tersine çevrilecek gibi değil. Gelişmiş, hatta orta gelişmiş düzeydeki tüm dünya ülkelerinde nüfus hızla geriliyor. Kadın başına dünya doğurganlık oranı hızla düşüyor. BM, Dünya Bankası gibi güvenilir kaynakların ortak verilerine göre 1960’larda ortalama yüzde 5 olan kadın başına dünya doğurganlık oranı 1990’larda yüzde 3.3’e, 2024’te ise yüzde 2.2’ye düştü. Ve bu eğilim devam edecek gibi gözüküyor. Yüzde 2.1’in altı nüfusta azalma anlamına geliyor.

Bugünkü eğilimlerle, şu anda 8 milyar civarında olan dünya nüfusunun 10 milyara ulaşmadan durması (plato yapması) bekleniyor. 2080 yılından sonra dünya nüfusunun gerilemeye başlaması olasılığı var. Gerçi bu konuda rivayet muhtelif. Bazıları alınacak tedbirlerle dünya nüfusunda görülen gerilemenin durdurulabileceğini, hatta yeniden artış trendine geçilebileceğini iddia ediyorlar ama bunu haklı çıkaracak İsveç gibi ender örnekler dışında ortada pek inandırıcı örnek yok. Bir zamanların sosyal demokrat İsveç hükümetleri sağladıkları cömert teşviklerle nüfustaki gerilemeyi durdurup artış yönüne çevirebilmişlerdi. Ama bu ülkede dahi sağlıklı bir nüfus yapısı artık kalmadı. Kontrolsüz göç nedeniyle İsveç’te de sorunlar arttı.

Nüfusun aynı düzeyde idame edilmesi bakımından kabul edilen sihirli kadın başı doğurganlık oranı yüzde 2.1. Ama bir çok ülkede bu sınırın altına düşüldü bile. Bir zamanlar yüzde 2’nin hayli üzerinde bir doğurganlık oranına sahip olan Türkiye’de bu sayı şu anda yüzde 1.6 civarında. Zamanında Türkiye’de devlet eliyle nüfus kontrolünden bahsedilirdi. Şimdi bundan bahseden saraydan zılgıtı yer.

Doğurganlık oranı bakımından Türkiye’den çok daha geride olan ülkeler var. Mesela bir zamanlar tek çocuk politikasıyla aşırı nüfus artışını önlemeye çalışan Çin’de bu oran şu anda yüzde 1’e düştü. Tek çocuk politikası Çin’de kaldırılalı çok oldu. Önce iki çocuğa, sonra üç çocuğa izin verildi. Şimdi Çin’de tüm kısıtlamalar kaldırıldı ama nafile. Artık Çinli kadınlar çocuk yapmıyor. Geçen yıl Çin’de nüfus ilk kez geriledi. İçinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda şu........

© T24