İZMİR DEVLET OPERA VE BALESİ
Diğer
14 Temmuz 2025
Cansu Polat ve Çağın Hazar Özideş
- Bale nedir?
Cansu Polat: Baleyi kısaca anlatmam gerekirse; uzun yıllar çok sıkı bir eğitim gerektiren hem fiziksel hem duygusal hem de bedensel olarak bir hikâyenin anlatıldığı bir sahne sanatıdır diyebilirim.
- Peki, profesyonel olarak bu işi yapacaklar için baleye başlama yaşı kaçtır?
Çağın Hazar Özideş: Ben daha önce, yaklaşık 4-5 yaşlarımda jimnastik yapıyordum. Benim avantajım, anne ve babamın milli sporcu olmalarıydı; bu yüzden beni jimnastiğe çok rahat yönlendirebildiler. Jimnastikle başlayıp sanırım 6-7 yaşlarındayken babam, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin çocuk balesi sınavını görmüş. Biraz zorlayarak beni o sınava sokmuş. Orada beni yeterli ve yetenekli bulmuşlar. Orada üç sene boyunca çocuk balesine devam edip ardından da konservatuvarın asıl öğrenci sınavına girmişim.
- Şimdi ben 33 yaşındayım, kilo problemim yok ve esnek biri olduğumu da düşünüyorum. 33 yaşında biri olarak baleye bu yaşta başlayıp profesyonel bir bale sanatçısı olabilir miyim?
Çağın Hazar Özideş: Profesyonel olarak yapamazsınız. Bale, bu açıdan biraz acımasız bir meslek. Belirli bir yeteneğiniz ve yeterliliğiniz olmayınca bu mesleği profesyonel olarak yapamıyorsunuz maalesef. Tabii ki disiplin ve devamlılık bu meslekteki en büyük araçlar ama ne maalesef belirli bir genetik yatkınlık ve fiziksel yeterlilik de mutlaka gerekiyor.
- Sosyal medyada bale eğitimine dair bazı videolar görüyoruz. Bazen "yok artık, bu kadar da olmaz" dediğim şeyler oluyor. Gerçekten bu kadar zor mu?
Cansu Polat: Gerçekten o kadar zor. İşin içinde olunca, başlamadan önce aslında neye başlayacağınızı anlamıyorsunuz. Bu yüzden şu an okula başlayacak olan genç arkadaşlarıma verebileceğim tavsiye; çok iyi araştırıp gerçekten mental ve fiziksel olarak buna hazır olup olmadığınızı tartarak başlamanız gerektiğidir diye düşünüyorum.
- Peki, bir bale sanatçısının günlük rutini nedir? Sabah uyandığınızdan akşam tekrar evinize dönene kadar ne yapıyorsunuz?
Cansu Polat: Sabah uyanıyorum ,genelde kahve içiyorum, çok fazla bir şeyler yemeyi tercih etmiyorum çünkü bedenimi daha rahat hissediyorum. Sonra derse geliyoruz. Her zaman aynı saatte, bedenimizi ısıtmak için yaptığımız rutin bir bale dersimiz var. Gün içinde, çalıştığımız eserin provaları oluyor. Provalar yaklaşık 5-6 saat, belki daha fazla ya da daha az sürüyor. Sonra eve gidiyorum, yemek yiyorum, dinleniyorum ve gün genelde bitmiş oluyor. Sabah tekrar aynı rutine devam ediyorum.
- Günlük ortalama kaç saat çalışıyorsunuz?
Çağın Hazar Özideş: Şöyle söyleyeyim, yeri geliyor üç eseri aynı anda çalıştığımız olabiliyor. Dolayısıyla öyle zamanlarda çalışmamız 8 saati bulabiliyor.
- 8 saat boyunca yüksek eforda, yüksek nabızda bir şeyler yapıyorsunuz. Yani dayanılır gibi olmaması lazım diye düşünüyorum.
Çağın Hazar Özideş: Haklısınız, gerçekten de öyle. Bazen biz de dayanamayacak gibi düşünüyoruz, öyle hissediyoruz. Hatta sabahları, "Dayanamayacağım galiba bugün" diye uyandığım çok oluyor. Ama herhalde bu durum kas hafızasıyla alakalı. Çünkü dediğim gibi, 7-8 yaşından itibaren haftanın altı, bazen yedi günü bu bale dersini yapıyoruz. Vücut artık, "Sen istesen de istemesen de bilinçdışı bir şekilde bu işi yapacaksın, gireceksin" diyor. O disiplin oturduktan sonra, nasıl maraton koşucuları 21-22 kilometreden sonra bilinçsiz bir şekilde koşmaya devam ediyorlarsa, biz de sanırım öyle bir boyutta devam ediyoruz.
- Bale sanatının ne kadar zor olduğunu, günlük rutininizin ne kadar ağır geçtiğini dinledik. Siz hiç eğlenmiyor musunuz? Bir de İzmir'de yaşıyorsunuz, şahane sahilleriniz vardır. Bir bale sanatçısı bunları yapmıyor mu?
Cansu Polat: Yapıyor aslında ama ben genelde yoğun eser zamanları bunları yapmıyorum. Ne zaman yapıyorum? Hafta sonu iki gün ya da başka bir zaman üç gün tatilse ancak o zaman yapabiliyorum. Çünkü içtiğiniz bir bira bile ertesi gün yaptığımız provalarda çok fark ediyor; kasları, bedeni hem fiziksel hem de ruhsal anlamda etkiliyor. O yüzden prova esnasında genelde eğlenmiyorum.
- Şu an bir tatiliniz var mı? Şunun için soruyorum: İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin yerleşik eserleri bitti, şu an sezon arasındasınız. Ama sizin temsilleriniz hâlâ devam ediyor. Efes'e gittiniz, Bodrum'a gideceksiniz, ardından Aspendos var, arada da "Opera Bale Günleri" gibi etkinlikler oluyor. Ne ara tatil yapıyorsunuz?
Cansu Polat: Biz çok az tatil yapıyoruz. Genel olarak çalıştığımız eserlerden kaynaklı olarak ben ve partnerim neredeyse hiç tatil yapmıyoruz. Çok uzun yıllardır en fazla bir hafta tatil yapmışızdır. O da zaten dinlenmekle geçiyor. Onun dışında, ne olur ne biter diye hep hazır olmak zorundayız.
- Varsayalım ki yirmi gün tatile çıktınız. Döndüğünüzde dezavantajları oluyor mu?
Cansu Polat: Tabii ki oluyor. Vücut rahatlamış oluyor ve tekrardan o forma girmek belli bir zaman alıyor.
Tabii avantajları da var; daha rahat, daha sağlam bir kafayla geri geliyorsunuz. Çünkü her gün aynı şeyi yapıyor olmak, belli bir süre sonra insana çok sıkıcı geliyor. O yüzden farklı bir yerde olmak ve sonrasında tekrar salonun, stüdyonun içerisinde olmak büyük avantaj sağlıyor.
- Türkiye'de erkek bale sanatçısı olmanın zorlukları ya da avantajları nelerdir?
Çağın Hazar Özideş: Önceden dezavantajları çok fazlaydı. İnsanlar bu mesleği pek bilmiyorlardı, yeteri kadar tanınmıyordu. Ama özellikle son 10-12 yıldır çok güzel reklamlarla… Zaten seyircimiz bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor. Ben buradan İzmir seyircisine gerçekten çok teşekkür ederim. Bir temsilimizin az kişiyle geçtiğini, salonda boşluklar olduğunu hiç hatırlamıyorum.
- Markete, bakkala gittiğinizde sohbet ederken birisi mesleğinizi sorduğunda nasıl tepkiler alıyorsunuz? "Baletim" diyor musunuz yoksa bazen "sanatçıyım" gibi kaçamak cevaplar veriyor musunuz?
Çağın Hazar Özideş: İnanın ben hiç kaçamak cevap vermedim. Hatta askere gittiğimde, atamaları ona göre yapacakları için mesleğimi sorduklarında, "Ben bale sanatçısıyım" dedim. "Bale sanatçısı mısın, baletsin anladım. O zaman seni topçu yapalım" dediler ve beni uçaksavara verdiler. Uçaksavar ile balenin nasıl bir bağlantısını kurdular bilmiyorum ama o sayede tek başıma balet halimle bir uçaksavar kurmayı biliyorum. Nedenini ben de bilmiyorum.
- Peki, unutamadığınız ilginç bir anınız var mı?
Çağın Hazar Özideş: Bir asker arkadaşım, "Balerin tamam da balet nedir ya?" demişti. Böyle bir anım var.
- Size "balet"ten ziyade, sık sık "balerin" diyorlar mı?
Çağın Hazar Özideş: "Balerin" diyorlar, "baleci" diyorlar. Tabii bir de "Parmak ucunda yürüyor musun?" gibi sorular da hep sorulur.
- Evet, şimdi size belki de bir balerini çileden çıkaran soruyu soruyorum: Gerçekten parmak uçlarınızda mı yürüyorsunuz?
Cansu Polat: Point ile evet, gerçekten parmak uçlarımızda yürüyoruz. Biz pointin içine, kişinin rahatlığına göre tercih ettiği silikon........
© T24
