menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hip hop kültürü olimpiyatlardan sonra şimdi de klasik müzik sahnesinde; İMF direktörü Çakırkaya anlatıyor

14 18
08.06.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

08 Haziran 2025

Geneva Camerata “Revolta” | Fotoğraf: Yannick Perrin

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve bu yıl 53’üncü kez gerçekleştirilecek olan İstanbul Müzik Festivali (İMF), klasik müzik tutkunlarını bir kez daha uluslararası sanatçılarla, yeni bestelerle ve disiplinlerarası projelerle buluşturmaya hazırlanıyor.

Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları'nda hip hop kültürünün bir parçası olan breakdance, ilk kez bir spor olarak sahneye çıkmıştı. Bu yıl düzenlenecek olan İstanbul Müzik Festivali'nde ise yine hip hop kültüründen doğan krump, klasik müzik eşliğinde sahnelenecek.

11-26 Haziran arasında İstanbul’un çeşitli noktalarında müzikseverlerle buluşacak olan festival, yalnızca konserleriyle değil, aynı zamanda genç yeteneklere alan açan projeleri ve kamusal alandaki etkinlikleriyle de dikkat çekiyor.

İstanbul Müzik Festivali Direktörü Efruz Çakırkaya; festivalin genel çerçevesini, bu yılki tema doğrultusunda şekillenen programını ve hazırlık sürecinin perde arkasını T24’e anlattı.

- Bu yıl 53’üncüsü üzerinden İstanbul Müzik Festivali'nde bizi neler bekliyor?

Çok şey bekliyor. Festivali çok uzun yıllardır aslında bir tema etrafında kurguluyoruz. Bu festival programı içerisindeki seçilecek repertuarlardan o festival o sene ortaya çıkarılacak özel projelere, eser siparişlerine ve yan etkinliklere kadar pek çok alanda aslında içeriği zenginleştirmemiz için müthiş bir imkân sağlıyor.

Bu sene de festivalin temasını sınırların ötesinde başlığı altında kurguladık ve bu başlığı iki farklı şekilde görüyoruz. Birincisi tam kelime anlamıyla ülkemizin sınırlarının dışına çıkarak, yakın sınır komşularımızın müzikleriyle bizim müziklerimizin bir araya geldiği festivale özel yaratılmış iki enteresan projemiz var.

Bir diğer anlamda biraz da figüratif anlam, yani klasik müzik dinleme, sunma, izleme formlarının, sınırlarının biraz dışına çıkmak ve farklı disiplinlerin klasik müzikle bir araya geldiği işleri festival programına almakla vücut buldu. 18. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar ve hatta çağdaş eserlere kadar pek çok döneme ait yazılmış eserleri, farklı farklı janrlarla farklı disiplinlerle bir araya getiren konserler var. Bunların arasında hip hop, krump dansla klasik müziğin birleşimi, tiyatro ile, resimle, görselleme ile farklı farklı disiplinlerle farklı klasik müzik eserlerinin bir araya geldiği projeler var, festival programında bu anlamda da yine sınırlarının ötesine çıkacağız diyelim.

- Bir yandan çok büyük orkestralar, dünya yıldızları geliyor. Bir yanda da genç yetenekler var. Bu nasıl bir strateji gerektiriyor? Öncelikle bunu sorayım. İkincisi de genelde böyle büyük festivallerde izleyenler ya da dinleyenler, dünya yıldızlarını senede zaten bir kere görüyoruz diyerek daha çok olsun isterler. Bununla ilgili nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Yarım yüzyılı aşkın süredir sunulan bir uluslararası festival İstanbul Müzik Festivali. Bu anlamda da İstanbullu izleyiciler, klasik müzik severler öncelikle olarak sezonda kolay kolay izleyemedikleri büyük prestijli, senfonik orkestraları, yıldız solistleri görmeyi istiyorlar. Bunun için tabii mutlaka festival programının içerisine önemli orkestraları ve solistleri almaya çalışıyoruz, programa dâhil etmeye çalışıyoruz. Fakat festival dediğiniz şey büyük bir şenlik. Elbette çok yıldız isimler de olmalı. Fakat İstanbul Müzik Festivali'nin genç sanatçılara, yeni projelere, çağdaş eserlere de alan açması gerekiyor. Bu bir misyon. Bu anlamda da tabii farklı tricklerimiz var diyebiliriz. Yani izleyici elbette dünya sahnelerinde gördüğü yıldız solistlerin konserlerine gitmeyi öncelikle olarak tercih ediyor ama neden ismini bilmediği genç bir müzisyenin konserine de gitmesin. Bunun için de ufak havuçlar var diyelim. Farklı mekanlarda farklı işler programlamak gibi. Öyle olduğu zaman tabii izleyici hem o mekânı merak ettiği için, hem de farklı bulduğu içeriği merak ettiği için daha yolun başında olan genç müzisyenleri de takip etmeye, izlemeye devam edebiliyor, ilgi gösteriyor.

- Bu yıl da her yıl olduğu gibi çok büyük isimler var. Benim gözüme çarpanlardan bazıları Frank Peter Zimmermann ve Hélène Grimaud. Biraz da bize programın detaylarını anlatır mısınız?

11 Haziran'da Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu’nda festivalin açılışını gerçekleştireceğiz. Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası, sınır komşumuz olan Bulgaristan'dan İstanbul'a gelecek Bulgaristan Ulusal Filarmoni Korosu eşliğinde bir dünya prömiyeriyle başlatacak festivali. 2020 yılında Sevgili Hasan Uçarsu’ya verdiğimiz bir eser siparişi vardı, büyük bir eserdi bu. Kalabalık bir koro ve orkestra için Toprak Sever İnsanları Birer Birer isimli bir eser yazdı sevgili Hasan. Fakat o yıl malumunuz pandemi patladı ve koroları, orkestraları bir araya getirmek uzun süre mümkün olamadı. Nihayet beş yıl sonra bu eserin dünya prömiyerini gerçekleştireceğiz açılış konserimizde.

Sevgili Hasan Uçarsu'nun eserinin dünya prömiyerinin yanı sıra festival programında bu sene iki tane de yeni eserimiz var. Sevgili keman sanatçısı ve besteci Ceren Türkmenoğlu Türkiye Sınai Kalkınma Bankası iş birliğiyle 2018 yılından bu yana sürdürdüğümüz Yarının Kadın Yıldızları projesinde seslendirilmek üzere bir eser yazdı. Çember başlıklı yaylı sazlar dörtlüsü için yazılan bu eseri projeden destek almaya hak kazanan genç kadın müzisyenlerimiz seslendirecek. Bu yılın festival temasına uygun olması açısından bu işi de biraz daha süsleyelim istedik. Ceren'in yazdığı eser seslendirilirken görselleme sanatçısı aslında disiplinlerarası sanatçı diyebileceğimiz, bu şekilde adlandırabileceğimiz ressam Hilal Can eser seslendirilirken bir görselleme yapacak. Sahnede kuracağı bir tepe gözün perdeye yansıtacağı alanda farklı küçük objelerle, suyla, boyayla doğaçlama bir eser yaratacak. Bu projeyi Süreyya Operası’nda izleyeceğiz.

Yine Süreyya Operası’nda çağımızın yaşayan en önemli bestecilerinden biri olan Valentin Silvestrov’a çok özel bir eser siparişi verdik. Ukraynalı besteci Alexey Botvinov, Rus çelist Anastasia Kobekina ve Türk-Gürcü keman sanatçımız Veriko Tchumburidze, Silvestrov’a verdiğimiz yeni eserin dünya prömiyerini gerçekleştirecek. Bu eserin dünya prömiyerinin öncesinde de besteci Valentin Silvestrov’a bu senen festivalin yaşam boyu başarı ödülünü takdim edeceğiz.

Açılış konserimizin öncesinde düzenleyeceğimiz bir törenle festivalin onur ödülünü ise kıymetli sanatçımız Prof. Dr. Mesut İktu’ya sunacağız.

Festival programında büyük senfonik topluluklar var. Türkiye'de ilk kez konser verecek Norddeutscher Rundfunk yani NDR Elbphilharmonie Orkestrası iki konserle festivalde olacak. 19 ve 20 Haziran’da yine AKM'deyiz.

Bu iki konserin solisleri de çok önemli yıldız isimler; Alman keman sanatçısı Frank Peter Zimmermann ve Polonyalı pianist Rafał Blechacz sahnede olacak. Rafał çok çok önemli bir Chopin yorumcusu. Kendisi Polonya'da düzenlenen dünyaca önemli Chopin piyano yarışmasının da (15th International Chopin Piano Competition, 2005) birincilerinden. Bu ödülü aldıktan sonra müthiş bir uluslararası kariyere başladı Rafał 'ın ve onu da bir Chopin piyano konçertosu ile izleyeceğiz, dinleyeceğiz.

Büyük orkestralardan bahsetmişken Camerata Salzburg'a da değinmeden geçemeyeceğim. Festival programını ilan ettiğimizde orkestrayı Hélène Grimaud'yla ağırlayacağımızı duyurmuştuk. Fakat sanatçının bir sağlık sorunu oldu ve Hélène Grimaud’nun yerine bu konserde, gururumuz dahi piyanistimiz Fazıl Say bizlerle olacak ve Mozart'ın bir piyano konçertosunu seslendirecek.

Sınırların ötesinde temasına gönderme yapacak çok özel konserlerden bir tanesi de Monteverdi ve Caravaggio. İtalyan barok orkestra La Venexiana, Monteverdi ve çağdaşı bestecilerin eserlerini seslendirirken İtalyan tiyatro topluluğu Teatri 35'in oyuncuları Caravaggio'nun tablolarını canlandıracaklar. Bir eseri dinlerken, izlerken önce oyuncular o an ellerinde, yandığındaki aksesuarlarla bir tabloyu canlandıracaklar. O tablonun haline gelecekler, birkaç saniye duracaklar. Bir sonraki esere geçildiğinde üstlerindeki kostümleri değiştirmeye başlayıp farklı aksesuarlar ve kostümlerle bir sonraki tabloya dönüşecekler ve sahne de müziğin, oyunun ve resmin bir arada olduğu çok heyecan verici bir konser olacak. Bu projede açıkçası benim heyecanla beklediğim işlerden bir........

© T24