menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Savunma mı, savaş mı: NATO’nun yüzde 5 kararı ne anlama geliyor?

20 1
26.06.2025

Diğer

26 Haziran 2025

Lahey’de toplanan 2025 NATO Zirvesi, yalnızca yeni bir savunma harcaması hedefi belirlemekle kalmadı, aynı zamanda “barışın temettüsüne” dayalı sınırlı harcama ve kriz-odaklı müdahale pratiğine yaslanan Soğuk Savaş sonrası güvenlik mimarisinin fiilen sona erdiğini ilan etmiş oldu. Zirvede alınan karara göre, NATO üyeleri 2035 yılına kadar gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 5’ini savunma ve güvenlik harcamalarına ayırmayı taahhüt etti. Bu miktarın yüzde 3.5’i doğrudan askeri harcamalara (personel, teçhizat, operasyonel kabiliyet) yöneltilirken; yüzde 1.5’i ise siber güvenlik, lojistik altyapı, kritik teknolojiler ve toplumsal direnç kapasitesi gibi genişletilmiş güvenlik alanlarına tahsis edilecek.

Bu karar, NATO tarihinde belirlenen en yüksek ortak harcama hedefi olma niteliği taşıyor. Daha önce 2014 Galler Zirvesi’nde kabul edilen yüzde 2’lik hedef, birçok üye ülke tarafından ancak Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgali sonrasında ciddiyetle ele alınabilmişti. Oysa şimdi yüzde 5 gibi olağanüstü iddialı bir oranın, kolektif biçimde benimsenmesi, savaşın artık istisnai bir durum değil, kalıcı bir örgütlenme biçimi haline geldiğini gösteriyor.

Bu kararda Trump faktörü belirleyici. Trump, NATO’ya yönelik en sert eleştirileri ilk başkanlık döneminde dile getirmiş, müttefiklerini “ABD’nin sırtından geçinmekle” suçlamıştı. Ona göre NATO, “artık modası geçmiş”, Avrupalıların güvenliği için yeterince ödeme yapmadığı bir ittifaktı. 2018 Brüksel Zirvesi’nde Trump, Almanya başta olmak üzere birçok ülkeye doğrudan hedef alarak “ABD sizi korumayacak” demişti.

İkinci başkanlık döneminde bu söylem daha da keskinleşti. Trump, NATO’nun kolektif savunma ilkesini düzenleyen meşhur 5. Madde’yi bile “koşullu” hale getirdi. Kimin savunulmayı hak ettiğine bakarız tarzındaki tutumu ile, ittifakı isteğe bağlı bir güvenlik ağına dönüştürme tehdidinde bulundu.

Ancak ABD’nin askeri varlığı Avrupa için hala varoluşsal. Bu nedenle NATO üyesi Avrupalı devletler Trump’ı yatıştırmak, ABD’yi NATO içinde tutmak ve ittifakın çökmesini önlemek amacıyla savunma harcamalarını artırmaya razı oldular.

Ancak bu hamleyi yalnızca Trump’ı ikna etmeye yönelik bir siyasi jest olarak görmemek de lazım. Bu karar aynı zamanda Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesi arzusu ile bağlantılı. Zira ABD’nin Avrupa güvenliğinden kademeli olarak çekilmesinin konuşulduğu, NATO içindeki yük paylaşımı tartışmalarının derinleştiği ve özellikle Ukrayna’nın işgali sürecinde Avrupa'nın ABD’den beklediği düzeyde desteği alamadığı bir dönemde, Avrupa ülkeleri kendi savunmalarını daha fazla üstlenmek zorunda olduklarını açık biçimde fark ettiler.

Bu farkındalık, son dönemde somut kurumsal girişimlere de dönüşmüş durumda. Avrupa Komisyonu tarafından Nisan 2024’te yayımlanan Avrupa Savunması Beyaz Kitabı (White........

© T24