Beyaz Saray’da fotoğraf, Ankara’da yük
Diğer
24 Eylül 2025
Erdoğan ve Trump, 2017 yılında Beyaz Saray'da
Yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ağırlanacak. Manzaranın bir bölümü tahmin edilebilir: Beyaz Saray çimenlerinde el sıkışan iki lider, tarihsel ortaklığa dair dostane sözler… Ancak Trump çağında sürpriz ihtimali hiçbir zaman göz ardı edilemez. Yine de bir şey kesin Türkiye’de günlerce, Trump’ın ikinci döneminde Ankara’ya yeniden açılan kapının anlamı, Washington’daki protokol ve verilen jestler tartışılacak.
Bu tartışmaya, ziyaretin hemen öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun sözleri de eklendi. Erdoğan’ın “Trump, Ukrayna ve Gazze savaşlarını bitiririm dedi ama bitiremedi” çıkışına yanıt veren Rubio, insanların çıkıp istedikleri şeyleri söyleyebileklerini ama yalnızca Erdoğan değil, pek çok liderin Trump’tan “beş dakikalık el sıkışma” için bile sıraya girdiğini, hepsinin meselelerini çözmek için Trump’la görüşmek istediğini söyleyecekti.
Bu ziyaret (ve kamuoyuna daha şimdiden sızan ayrıntıları) Trump’ın ikinci döneminde uluslararası düzenin öngörülemez bir lider eliyle “al-ver” (ya da çoğunlukla “ver”) mantığıyla yeniden kurgulama teşebbüsünün bir başka örneği: silah satışları, ortak üretimler, tedarik zinciri yatırımları ve ticaret jestlerinin diplomasinin ana para birimine dönüşmesi. Üstelik, Washington’un istediği tavizler tek tek yerine getirilse bile, Trump çağında tek bir yanlış adım ya da ani bir öfke patlamasıyla bütün çabanın boşa gitmesi ihtimali hep var.
Trump dış politikayı bir devlet adamı gibi değil, bir şirket yöneticisi gibi işletiyor. Onun gözünde uluslararası siyaset, değerler ve doktrinlerle değil, bilanço kalemleriyle ölçülüyor. Kimin kasasında ne kadar nakit var, kim hangi üretim hattını açabilir, kim ABD’ye iş ve yatırım getirecek büyük siparişler verebilir? Trump için “iyi müttefik”, demokrasiye sadakatiyle değil, kasasında taşıdığı nakitle ölçülen; değerler üzerinden değil, verdiği sipariş ve açtığı üretim hattıyla kıymet bulan aktör demek. ABD’nin geçmiş başkanları da söylemde demokrat görünmekler birlikte, pratikte Suudi Arabistan gibi otokratik rejimlerle yakın ilişkiler yürütmekten çekinmemişti. Trump’ın bunlardan farkı söylem bazında da demokrasinin artık rafa ve her şeyin nakde indirgenmesi.
Göreve geri döndüğünden beri bunun pek çok örneğini sergiledi. Mayıs ayında yaptığı Körfez turunda Suudi Arabistan’la 600 milyar, Katar’la 1.2 trilyon, Birleşik Arap Emirlikleri’yle 200 milyar doları aşan “mega anlaşmalar” açıkladı. Bu paketler yalnızca savunma sanayi siparişleri değildi; Boeing ve Lockheed gibi devlere iş garantisi sağlıyor, Amerikan finans sistemine de milyarlarca dolarlık nakit girişini........
© T24
