menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hasan Ersel ve İran-İsrail savaşı soruları

14 1
18.06.2025

Diğer

18 Haziran 2025

Hemen her savaşta olduğu gibi, neredeyse bir haftadır süren İran-İsrail savaşında da birçok bilinmeyen var. Bir konu şudur: İsrail, İran’ın nükleer tesislerine, enerji üretim altyapısına, askeri ve sivil üst düzey yöneticilerine savaş uçaklarıyla ve füzelerle saldırıyor.

Buna karşılık İran’ın savaş uçaklarıyla karşılık verdiğini, bu uçaklarla savaşa katıldığını duymadık. Halbuki, bilindiği kadarıyla İran’ın 350 dolayında uçaktan oluşan bir savaş uçağı gücü var. İran bu önemli gücü neden kullanmıyor veya kullanamıyor? Yoksa İran’ın böyle bir gücü yok mu?

Bu soruyu Mülkiye’de (Siyasal Bilgiler Fakültesi) Ekonometri Kürsüsü’nde birlikte görev yaptığımız değerli hocamız, bilim insanımız ve arkadaşımız Hasan Ersel’e sorabilirdim. Ayrıntılı ve aydınlatıcı bilgiler de alırdım. Ancak soramıyorum, çünkü ne yazık ki kendisini 15 Haziran 2025 Pazar günü kaybettik.

Hasan Hoca her türlü uçak ve füze konusunda hep bilgili ve meraklı idi ve araştırırdı. İran savaş uçaklarıyla ilgili soruya ve ilgili diğer sorulara aşağıda devam edeceğim. Ama önce Hasan Hoca’yı kısaca anlatmam gerek.

Mülkiye’de Ekonometri Kürsüsü’nde 1977 sonlarında göreve başladım. Kürsü Başkanımız Tuncer Bulutay idi. Diğer kürsü üyeleri, kıdem ve yaş sırasına göre Uğur Korum, Yılmaz Akyüz, Hasan Ersel ve Nuri Yıldırım idi. Bizim kürsü fakültenin matematik, matematiksel iktisat, büyüme, istatistik, ekonometri gibi derslerini veriyordu.

İlk dikkatimi çeken, kürsüdeki tüm hocaların tüm bu dersleri verebilecek durumda olmasıydı. İkinci dikkatimi çeken, kürsünün fakültedeki iktisat yüksek lisans ve doktora programını üstlenmesi idi. Tuncer Hoca “En az yurt dışındaki programlar kadar iyi bir program yürütmeliyiz” diyordu.

Bu duyguyla hemen her öğleyin Tuncer Hoca’nın odasında beş kişi (Tuncer, Yılmaz, Hasan, Nuri Hocalar ve ben) toplanıyor, iktisattaki son yazıları, Türkiye’nin iktisadi sorunlarını ve yüksek lisans-doktora programını tartışıyorduk. Bu tartışmalar ertesi günlere taşıyor, hepimize çok haz veriyordu.

Hasan Hoca’yı bu tartışmalarda tanımaya başladım. Sakin sakin dinliyor, arada önemli yorumlar, katkılar yapıyordu. Dikkatimi çeken bir özelliği de Türkçe iktisat, istatistik ve matematik kavramlarını kullanmaya özen göstermesi idi.

Örneğin vektör için yöney, matriks için dizey diyordu. Yazdığı matematik kitabında da bu gibi Türkçe kavramlardan taviz vermiyordu. Ben de derslerde kendisinin önerdiği Türkçe kavramları kullanmaya çalıştım. Ancak bu kavramların ne kadar yerleştiğini bilemiyorum.

Hepimiz çok sayıda ders veriyorduk. 12 Eylül 1980 darbesi, bu yoğun ve doygun akademik yaşamı sarsmaya başladı. Mülkiye için, öğrencisi ve öğretim üyesiyle, zor yıllar başladı. 1983 başlarında 1402 sayılı sıkıyönetim yasası ile bu sarsıntı depreme dönüştü.

1402........

© T24