Enflasyon, faiz ve riskler
Diğer
23 Ekim 2025
Bugün T. C. Merkez Bankasının politika faizi açıklanacak. İktidarın üst katları faizin düşmesini istiyor, çünkü düşük faiz ile istihdamın ve üretimin ve haliyle oylarının artacağını düşünüyor. Ancak faiz düşerse, yerliler ve yabancılar TL’den kaçabilir. Bu, döviz kuru artışı getirir, istenmez.
Faiz, enflasyona göre yeterince yüksek diyenler var.
1) Bunlar hesaplarını TÜİK tüketici enflasyonuna göre yapıyorlar. Hep açıklayageldik ki, TÜİK enflasyonu oldukça aşağı sapmalıdır.
2) Bunlar ayrıca, mevduat, para fonları, yerli borçlanma senetleri gibi TL talebi yönünden bakınca vergiyi (stopajı) dikkate almıyor. Yüzde 17,5 stopaj ile faizin getirisi düşük, hatta eksi kalabiliyor.
3) Diğer yandan faizi enfasyonla birlikte yukarı iten risk unsurları var. İktidarın üst katları yargı yoluyla ve yanlış kararlarıyla ülkenin istikrarını ve riskini yükseltiyor.
Bu yazıda Türkiye’nin enflasyonu düşürmede son yıllarda başarısız kaldığını karşılaştırmalı olarak açıklamaya çalışıyorum. Birinci karşılaştırmayı çok kısaca enflasyon hedefleri ile yapıyorum. İkinci karşılaştırmayı ise enflasyonu düşürme süresi bağlamında İsrail ve Arjantin ile yapıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Ekim 2025’te açılışında şöyle dedi;
“Enflasyonu, bu yılın sonunda yüzde 30'un altına, 2026 yılında ise yüzde 20'nin altına indirmeyi planlıyoruz.” Enflasyonu planlayarak indirebiliyorsak, neden bugüne kadar bekledik?
Bu gibi sözleri yıllardır ve yıllardır duyuyoruz. Daha bir yıl önce, Eylül 2024’te açıklanan Orta Vadeli Programda (OVP) enflasyonun 2025 sonunda yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Birbuçuk ay önce açıklanan OVP’de ise aynı enflasyon hedefi yüzde 28,5’e çıkarıldı.
Şimdi Erdoğan yüzde 30 diyor. Yapılan anketlere göre bu da gerçekleşmeyecek. TÜİK’in sapmalı tüketici enflasyonuna göre beklenti oluşturan Piyasa Katılımcıları anketine göre, yıl sonu için beklenen tüketici enflasyonu yüzde 31,77. Koç Üniversitesi anketine göre beklenti yüzde 60.
Koç Üniversitesi anketinde beklenti yüksek, çünkü algılanan enflasyon çok yüksek. Ekim ayındaki ankete göre, son 12 aylık enflasyon algısı (Koç Üniversitesine göre hissiyatı) yüzde 68. Bu enflasyon algısı istatistiğini daha geniş örneklem ile TÜİK de derliyor, ancak sonucu açıklamıyor.
Nereden bakarsak bakalım, açıklanan hedeflere göre enflasyon hep yüksek kalıyor. Bu, uygulanan politikaların ve/veya uygulayanlarn, en üst kattan başlayarak, başarısız olduğu anlamına gelir.
Şöyle açıklamalar oluyor; “Türkiye’de enflasyon istendiği veya hedeflendiği gibi düşmüyor ama çok yavaş da olsa düşüyor. Buna da şükür.” Bu açıklama, Türkiye’nin enflasyonu düşürmede başarısız olduğunu kabul etmek ve yüksek enflasyona teslim olmak demektir.
Önemli bir sonuç da şudur; enflasyonun hedeflerin üstünde kalmasının bedelini ücretliler, emekliler gibi sabit gelirliler ödüyor. Çünkü enflasyonu düşürme programı, reel sabit gelirlerin düşürülmesi üzerine kuruluyor. Son yıllarda gelir dağılımının çok bozulmuş olması, yoksulluğun çok artmış olması bunun göstergeleridir.
Türkiye’de enflasyonun çok yavaş düşmesinin önemli bir başka sonucu, enflasyonun tekrar yükselme riskini arttırmasıdır.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d