Diğer

26 Eylül 2025

Galatasaray tartışmasız şampiyonluğun en büyük adayı.

Zaten sezona favori olarak başlamıştı, Fenerbahçe’deki kaos ve Beşiktaş ile Trabzonspor’un dar bütçeli kadroları sonrası spor basının en sevdiği tarifle şimdiden “Şampi…” demek mümkün.

Lakin Galatasaray taraftarını bu heyecanlandırmıyor.

Haklılar. Alanya’da sahaya çıkan kadrodaki futbolcuların kariyerlerinin önemli kısmını verdiği kulüpleri düşünün: Napoli (Osimhen), Paris Saint-Germain (Icardi), Bayern Münih (Sane), Manchester City (İlkay), Arsenal (Torreira), Tottenham (D. Sanchez), Monaco (Singo), Wolverhampton (Lemina)…

Böyle bir kadronun Eintracht Frankfurt’tan 5 yemesini beklemiyorsunuz haliyle.

Ama işte takım olabilmek için psikolojide Gestaltçı yaklaşımın çok sevdiğim felsefesinde söylendiği gibi “bütünün parçaların birleşiminden daha fazlası” olması gerçekliğine erişebilmek gerekiyor.

Kaldı ki, yanlış anlaşılmasın, Galatasaray bunu şu anda Türkiye’de en iyi beceren takım.

Ülkece sorunumuz disiplinde ve istikrarda sanki. Her işi herkes iyi yapma becerisine sahibiz, yaratıcılığımızda bir sorun yok, gelin görün ki iyi şeyleri yaparken disiplini korumayı ve doğruları istikrarla tekrarlamayı beceremiyoruz.

Hani eskiden din kültürü dersimizde öğretmenlerin özellikle altını çizerek anlattığı Uhud Savaşı’nda tepeyi terk eden okçular misali bir şeyler iyi gittiğinde mevziyi erken terk ediyoruz.

Okan Hoca, Frankfurt maçı sonrası “Topun mutlak hâkimi bizdik” dedi ama bu konuda Sokrates’ten Emre Özcan’ın teknik analizine yüzde 100 katılıyorum: Galatasaray topun sahibi olmadığı kısımda iyiydi. Oyuncular baktı her şey iyi gidiyor, kendi sahasında topla fazla oynamaya başlayınca hatalar ve ardından rakibin golleri gelmeye başladı. Umarım Okan Hoca maç sonu biraz da zevahiri kurtarmak adına öyle bir açıklama yapmıştır. Zira hocanın böyle bir yanlış taktik okuma yaptığını düşünmek bile istemem.

Galatasaray Salı günü Liverpool karşısında topa sahip olma oranında denge........

© T24