menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İpek Özbey ve Furkan Sezer anlatıyor: Adnan Oktar ölümden öyle korkuyor ki, başında uyku nöbetçisi tutuyor 

41 1
23.06.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

23 Haziran 2024

Son dönemde hepimizin heyecanla beklediği kitap Dragos, Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlandı. Gazeteci İpek Özbey'in kaleme aldığı bu söyleşi kitabında, Adnan Oktar örgütünü çökerten Eski İstanbul Mali Şube Müdürü Furkan Sezer'le görüşmesi, tanık ifadeleri ve 2018 yılında Hürriyet gazetesi için gerçekleştirdiği Sadettin Tantan röportajı yer alıyor. Kitabı ilk okuyanlardan biri olarak okuduklarımın ağırlığında dağıldım, vicdanım sızladı. Özellikle örgütte doğan ve büyüyen A.'nın hikâyesi beni tepetaklak etti. Dini kullanarak yabancı istihbarat teşkilatlarıyla iç içe geçen, kedicik perdesinin örttüğü silahlı suç örgütünün iç yüzünü okuyacağınız kitapta bugüne kadar yayımlanmış tüm anlatılanlardan daha detaylı ve kurgu olmayan cevaplarla Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü gerçeğini okuyacaksınız.

Dragos'u okuduktan sonra hep aynı sorular döndü zihnimde. Bu insanlar nasıl oluyor da din adı altında fiziksel, cinsel istismara ses çıkarmadan yaşamlarından vazgeçiyorlar? Hangi güç onları bu örgütte tutuyor? Jung'un dediği gibi "Bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz." Bu insanlar da yaşadıkları vahşete kader diye mi bakıyor? Yoksa ağır antidepresanların ve korkularının esiri miydiler? Zihnimden çıkmayan bu sorularla, kitabın yazarı Sözcü TV'de "Nokta Atışı" ve "Karşı Karşıya" adlı programları hazırlayıp sunan, ÇGD Uğur Mumcu ve TGC Başarı Ödülü sahibi usta gazeteci İpek Özbey ve Eski İstanbul Mali Şube Müdürü Furkan Sezer'in kapısını çaldım. Dragos'u tüm yönleriyle konuştuk. Bazen gerçeği öğrenmeye korksak da çocuklarımız ve gençlerimizi korumak adına bu eseri mutlaka okumalı, tehlikenin büyüklüğünü farkına varıp, kötülükle mücadele etmeliyiz.

- İpek, örgütle ilgili yıllardır merak ettiğimiz gerçekleri büyük bir cesaretle yazmışsın. Üstü çizili tüm soruların yanıtı var. Çok etkilendim. Yıllardır bu konuda yazıyorsun ve Saadettin Tantan olmak üzere birçok kişiyle röpörtaj yaptın. İlk olarak bu örgüt ne zaman dikkatini çekmeye başladı ve araştırmaya başladın?

İpek Özbey: Aslında üniversite yıllarımdan beri örgüt dikkatimi çekmekteydi çünkü geçmişte de örgütün öncelikli hedefi zengin, iyi eğitim görmüş nitelikli ailelerin çocuklarıydı ve benim de çevremden örgütün hedefi olmuş örgüt tarafından mağdur edilmiş insanlar vardı. Dolayısıyla 20'li yaşlarımdan itibaren örgüt ile ilgili bir farkındalığım vardı ancak 2018 yılında çok kapsamlı şekilde gerçekleştirilen operasyon ile birlikte ilk defa örgütün gerçek yüzüyle karşılaşmaya başladık ve gerek çocuklar gerek kadınlar gerekse aileler için bunun doğru bir şekilde aktarılması ve toplumun 40 yıllık bu örgütün iç yüzünü görmesi gerektiğini düşündüm.

- İngiliz psikiyatr R. D. Laing'e göre İnsanların korktuğu üç şey var: Ölüm, diğer insanlar ve kendi zihinleri. Adnan Oktar neden korkuyor ve bu korkusunu nefret olarak dile getiriyor?

Furkan Sezer: Adnan Oktar'ın en büyük korkusu ölüm. Hava aydınlanmadan ve tek başına uykuya dalmaktan ve uyurken ölüp kalmaktan korkan bir insandan bahsediyoruz. Sürekli başında bir uyku nöbetçisi var. Narsist biri ve kendinden başka hiç kimseyi, hiçbir şeyi düşünmeyen bir örgüt lideri. Dolayısıyla en büyük korkusu ölmek. Yine geçmişte kendisini tanıyan insanların anlatımlarından şunu görüyoruz ki çok fazla çocukluk travması olmuş. Bu da karakterine yansımış. Etrafındaki herkesin sadece onun mutluluğu için var olduğuna inanan ve bu doğrultuda örgütünü yöneten biri.

- Her kadının birbirinin gardiyanı olduğu örgütte kadınlar kaça ayrılıyor?

İpek Özbey: Evet, Dragos'un içindeki kadınları Furkan Sezer bir yayında Viktor Emil Frankl'ın İnsanın Anlam Arayışı isimli kitabındaki "kapo" lara benzetmişti. Çok yerinde bir benzetme. Çünkü örgüt tarafından kıskaca alınan her kadın başlarda bir mağdur ancak devam eden süreçlerde Dragos ve dışarıda işlenen suçlara ortak olmaya başlayarak "kapo"laşıyorlar. En altta sempatizanlar var sonra "bacılar" ki bunlar A9 yayınlarında sıklıkla gördüğümüz orada oturan ve dans eden "kedicik" olarak tabir edilen grup ve "İmam Bacılar" var. İmam Bacılar örgütün yönetim kadrosundalar aynı zamanda.

- Tanıkların ifadesi çerçevesinde Adnan Oktar'ın bir günü nasıl geçiyor?

Furkan Sezer: Adnan Oktar günün 10-15 saati uyuyan bir insan. Genelde gündüzleri uyumayı tercih ediyor. Uyandıktan sonra banyoya giriyor, uzun bir süre banyoda kalıyor. Akabinde yemeğini yemek üzere salona iniyor. 10-15 çeşit iki büyük tepside büyük bir özenle hazırlanan yemeğini yiyor. Bu sırada kendisine örgütle ilgili bilgiler el notlarından okunarak aktarılıyor. Yine örgütle ilgili çıkan haberler hakkında kendisine bilgi veriliyor ve talimatları alınıyor. A9 yayınları takip........

© T24


Get it on Google Play