menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hiçbir felakette hesap vermeyen bir iktidar

135 56
25.07.2025

Diğer

25 Temmuz 2025

Neredeyse çeyrek yüzyıl olacak.

Hiçbir felaket, hiçbir yıkım, devletin apaçık kusurlu olduğu yıkıcı hiçbir tekil/kitlesel kayıp karşısında hesap vermeyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.

Çocuklar, o güzelim çocuklar tatile diye güle oynaya gittiği otelde, diri diri yanıyor, devrilen trenin altında, yanan, patlayan işletmelerde, kömür madenlerinde yitip gidiyor çocuklar, insanlar. Gerekli ekipler doğru zamanda seferber edilse yaşayacak bebeğiyle, kadınıyla, genciyle erkeğiyle binlerce yurttaş günlerce enkaz altında can çekişerek yaşamlarını kaybediyor.

Tarikata taşere edilen yurtta kız çocukları ölüyor.

Çocuklar, kadınlar, erkekler sokak ortasında katlediliyor.

Maskeli, riyalı, üzüntülü gibi görünen kısa açıklamalar. Hepsi o kadar.

Sonrası upuzun ve uzunluğunca kahırlı, bürokratik/ yargısal maratonlar…

Yas tutmaya ayrılması gereken zaman, süre, algı, enerjiyi hak aramaya ayırmakla geçen yıpratıcı günler haftalar ve aylar.

Sizin canınızdan can gitmişken; falanca bakanlığın, filanca genel müdürlüğünün, feşmekan daireleri, başkanlıkları arasında kayıtsızca seken, kasten “çürütülen” raporları öğrene öğrene, mahkemelerin koridorlarına moleküller halinde dağılıp unufak olan o “sorumluluğun” dönüştüğü sorumsuzluğa şahit ola olan her gün her saat defalarca ölmeniz…

İhmalden kaynaklanan ve elbette insan olarak birer karşılığı olması gereken o sorumluluk bir hayalete dönüşerek bürokrasinin çarklarında unufak olurken, soruşturulmasına izin vermeyenlerin aylıklarının, refah düzeylerinin , yeni atamalar, yeni seçimler yeni “huzur hakları”yla durmaksızın artması

İktidarın ve onun atadığı insanlar tarafından yönetilen kamu kurum ve kuruluşlarının bu hesap vermeme hali, bu sorumsuzluk, vurdumduymazlık sürdükçe, milyonların acısı, mutsuzluğu derinleşiyor ve bu iktidarın zerre kadar umurunda değil.

Umurunda olmadığı gibi simbiyotik ilişkiyle içiçe geçtiği inşaat, enerji şirketleri karlarını büyütsün diye doğayı talan etmelerini kolaylaştıracak kanunları dikte ede ede TBMM’den geçirtiyor. Bunu yaparken, gerçekte şirketlerin aşağıdah yukarıya talepleriyle pişirilen, yine şirketlerin yazımına katkıda bulunduğu o kanun teklifi metinlerine “kamu yararı” yazarak üstelik.

Binlerce talanda, doğa işgalinde, hak ihlalinde akla gelmeyen, yıllardır unutulmuş bir kavram olan “kamu........

© T24