Tek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır?
Diğer
25 Ağustos 2025
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, CHP'nin 2023'teki kurultayında Özel'in Genel Başkanlığa seçilmesini kutlarken
Önce Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelik operasyona, ardından da Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2019 ve 2024 seçimlerinde kazandığı diğer pek çok belediyenin başkanına yönelik ‘yolsuzluk’ operasyonlarına ‘olur’ veren hükümetin 19 Mart’tan bugüne ne kazandığı kendileri açısından çok tartışmalı bir alan. Nitekim Adalet Kalkınma Partisi kulislerinden sızan bilgi kırıntılarını dikkate alacaksak, belki çıkış noktasına değil ama metodolojiye itiraz eden ve bu işin nihayetinde kendi siyasi hareketlerini bitireceğinden kaygı duyan ciddi bir zümre var partinin içerisinde. Bunun üzerine bir de Külliye’deki atama bürokratlardan oluşan ekiple, orijinal AKP’den geriye kalanların çekişmesini ve son dönemde etkisinin iyiden iyiye arttığı ortaya çıkan Erdoğan ailesinin ihtiraslarını ekleyin, sonra da iktidar ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin kendine has gündemiyle çarpın. Bu denklemin ortak ve tutarlı bir ‘stratejik akıl’ üretmesi tabiidir ki söz konusu olamıyor. ‘Kaos’ bu denklemin sabit sayısı haline geliyor.
Ancak iktidar bloğunun kendi içindeki kaosa rağmen 19 Mart’tan bugüne geçen beş ay içinde başardığı bir şey var; mütemadiyen Cumhuriyet Halk Partisi’ni tartıştırmak, hem de asıl çalkantı sanki kendi içlerinde değilmişçesine.
Bu konuda da başrol için gözlerine CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kestirdikleri, Kemal Bey’i usul usul önce kendi medyaları sonra da medyanın totali üzerinden kadrajladıkları bir vakıa. Bu kadrajlama işi öyle bir yere gitti ki sadece iki yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na oy veren yüzde 48 içinde, bir zamanlar çılgın gibi destek verdikleri adaylarının aslında bir “AKP projesi” ya da bir nevi “Truva atı” olduğuna inanmaya başlayan bir kitle var artık.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun son aylarda yanına girip çıkanlardan dökülen cümlelere ve birkaç gazeteciye verdiği beyanatlara bakınca ben şunu görüyorum; karşımızda hatalarından ders almak yerine kırgınlık, kızgınlık ve zedelenmiş bir egoyla konuşan, daha da önemlisi, hâlâ 2023 öncesi dönemin dinamikleriyle düşünen bir lider var. İletişim stratejisi de çok sorunlu. Türk siyasetçilerde çok yaygın olan “gel sohbet edelim ama benim ağzımdan bir şey yazma” geleneğini şu kadar kritik bir süreçte bu kadar yoğun kullanmasının net zararı parti içindeki rakiplerine değil........
© T24
