menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kireç badanalıdan seramik kaplı mutfağa: Moderneleşme telaşı sofra adabını nasıl değiştirdi?

60 1
03.06.2024

Diğer

03 Haziran 2024

Siyasete odaklanınca ve siyasetten bakınca bazı şeyler çok yavaş değişiyor hatta bazı meseleler hiç değişmiyor gibi görünebilir. Siyasi meseleler çok değişmiyor, bu doğru. Bu ülke siyaset marifetiyle çözmesi gereken meselelerin hemen tümünü erteleyen, sürüncemede bırakan hatta bazıları markalaşmış meseleler yumağı. Örneğin, 12 Eylül darbesinden sonra yapılan 1982 Anayasası 19 kez değiştirildi. Maddelerin neredeyse üçte ikisi bu değişimden etkilendi. Ancak Türkiye, tüm bu değişimlere rağmen toplumsal mutabakata dayanan, özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapamadığı gibi şimdi olan halinin bile uygulanmadığı bir yere geldik ve yeni anayasa tartışmasına geri döndük. İşte markalaşmak da böyle bir şey, sürekli aynı şeyi aynı tarzda, aynı söylemle yapmaya devam etmek.

Öte yandan hayat akıyor, toplum değişiyor. Genellikle değişimi kocaman kırılmalar, sıçramalar halinde anladığımız için, bir bakıma eski zihin haritalarıyla baktığımız için değişimin gerçekten ne olduğunu, nasıl olduğunu çoğu zaman ıskalıyoruz. Gündelik hayat pratiklerinden, sıradan, önemsiz ya da alışılmış gibi görünen alanlardan baktığımızda ise çok şeyin değişmekte olduğunu görüyoruz. Literatürden şunu biliyoruz, gündelik yaşam pratikleri daha hızlı değişiyor ama değerler dediğimiz iyi-doğru-güzel tanımlarımız, kültürel referanslarımız onların ardından daha yavaş değişiyor. Ülke kültürel kimliklere, kutuplaşmalara sıkıştığı için kültürel kimliklerin ve değerlerin değişime direnci doğal ritminden daha güçlü oluyor. Yine de sonuçta değerler de pratiklerin ardından değişiyor.

Her değişim kategorik olarak iyiye, güzele doğru olmayabilir elbette. O nedenle değişimi kendi başına kutsamak yerine verili hali önce anlamak, anlamlandırmak gerekiyor.

Değişimin bu pratikler-değerler gibi iki katmanlılığını ve iyiye doğru mu sıradanlaşmaya doğru mu olduğu gibi ikili karakterini en iyi gözleyebileceğimiz alanlardan birisi çok sıradan gibi görünen yeme içme alışkanlıkları. Toplumun yaşadığı gecikmiş modernleşmenin telaşı ve savrukluğunu en iyi gözleyebileceğimiz alanlardan birisi yeme içme alışkanlıklarındaki değişim.

Her şeyden önce “sofra”, fiziki olarak da anlam ve ritüel olarak da değişti. Fiziki olarak mekan, konut ve mutfak değişti çünkü.

2008’de ülkenin yetişkin nüfusunun yüzde 34’ü kırlarda yaşarken bugün bu oran yüzde 7. Yetişkin nüfusun yüzde 42’si göç etmiş durumda. Kentleşme yalnızca coğrafi mekan değişikliği değil aynı zamanda ev tipi de değişiyor, ülke bir yandan kentleşmenin etkisi diğer yandan hükümetin seçtiği ekonomik program, politika ve tercihlerin etkisiyle hızla apartmanlaşıyor.

Apartmanlarda yaşayanlar 2008’de yüzde 33; site, villa gibi lüks mekanlarda yaşayanlar yüzde 3 iken 2022’de sırasıyla yüzde 59 ve yüzde 9’a gelmiş. Apartmanlara geçmek kireç badanalı mutfağın seramik mutfağa dönüşmesi, yer sofrasının masaya kalkması demek, nitekim yer sofrasında yemek yiyenler yüzde 30’a gerilemiş durumda.

Mutfakta sahip olunanlar bile değişti artık, hanelerin yüzde 82’sinde bulaşık makinesi var. Közde kahve pişirmenin yerini makine kahvesi aldı.

Soba ile ısınan evler yüzde 29’a indi. Evlerdeki fert sayıları düşüyor. Evlerde 3 kuşak bir arada yaşayanlar hızla azalıyor; hanelerin yüzde 80’inde çekirdek aile yaşıyor, hane kişi sayısı 3.2 kişiye düştü.

Evlenme yaşı geriliyor, ortalama evlilik yaşı 27 artık; yalnız yaşayanlar artarak yüzde 10’a yaklaşmış durumda.

Kentleşme, kente tutunma, kente tırnaklarını geçirebilme telaşıyla estetik kaygılardan ırak ekonomik ulaşabilirliğe göre biçimleniyor. Apartmanlaşma hükümetin tercih ve yönlendirmeleri nedeniyle apartman tarlalarına giriş, mahallenin yok oluşu anlamına geliyor. Bu olumsuz yönlerine karşın kimliksiz apartmanların dairelerindeki hayat özellikle kadınlar........

© T24


Get it on Google Play