menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Levent Cantek: 12 Eylül diktası yüzlerce insanı öldürdü, kaybetti, sürgün etti; Gırgır o rejimi gerçekten rahatsız etseydi yayımlanamazdı

22 5
31.05.2024

Diğer

31 Mayıs 2024

Levent Cantek, akademik çalışmalarıyla tanıdığımız üretken bir yazar. Türkiye'de mizah ve özellikle Gırgır üzerine kaleme aldığı yazılar bellek konusunda bu kadar çorak bir coğrafyada özel önem taşıyor. Cantek, Gırgır'ın Türkiye'nin ortalama espri çizgisi olmasını ve satış başarısını, içinde bulunduğu dağıtım ağının gücü olarak açıklıyor. Dönemin diğer dergisi Çarşaf'ın da önemli olduğunun altını çizen Cantek, "Gırgır, basit esprilerle, hafif erotik, hafif argoludur, siyasetten uzak bir magazin eleştirmeni gibidir" diye ekliyor.

- Gırgır ile kişisel tanışmanız nasıl oldu? Hangi duygularla okurdunuz ve nasıl bir okurdunuz?

Türkiye'de çizgili sanatların çeşitlilik ve satış bakımından altın çağı olarak nitelendirebilecek bir dönemde çocukluğumu geçirdim. Çizgi roman ve mizah dergileri, önemli eğlence araçlarıydı, televizyon yaygın değildi. Yazılı basının en şaşalı dönemleriydi demek daha doğru. İnanılmaz görünebilir, bir milyona yakın satan birkaç günlük gazetemiz vardı mesela. Gırgır, benim için tek ve benzersiz değildi, ben büyürken çok sayıda mizah dergisi vardı, okuyanı çoktu, alışkanlık olmuştu, sadece onlar değil, gazetelerde bantlar, çizgi romanlar olurdu. Hepsiyle ilgili büyük reklamlar yapılırdı. Gazete çizerleri, gazetelerin yüksek maaşlı, yüksek telifli çalışanlarıydı.

- Değişim nasıldı?

Ben hem bu altın çağı hem de sonrasını gördüm. Yazılı basın, bir medium olarak önce televizyona sonra internete yenildi. Dramatize ettiğim sanılmasın, teknolojik bir değişim bu. Benden on yaş büyük birisiyle, hatta yirmi yaş büyük birisiyle benim çocukluğum çok farklı değil. Eğlencelerimiz, kahramanlarımız, esprilerimiz, takıntılarımız epeyce benzeşiyor. Ama benden on yaş küçük, benden yirmi yaş küçük birisiyle bu benzeşme azalıyor ve başkalaşıyor. Çünkü teknolojik bir dönüşüm yaşandı, hayatın sürati değişti. Gırgır, televizyonun ulusallaşıp çeşitlendiği, soğuk savaşın bittiği, teknolojinin faş ettiği bir dönemde yayıncısı tarafından satıldı. Hiç tesadüf değildi yani. Ticari olarak çok doğru bir zamanda, en çok "para" ettiği dönemde el değiştirdi. Birkaç yıl içinde mizah dergilerinin toplam tirajı yüzde yetmiş civarında düştü çünkü. En güçlü eğlence aracı değillerdi artık, dergilerdeki mizah televizyona taşınmıştı, etkileri kalmamıştı. Yazılı basın eriyordu.

- Gırgır'ın sevilmesini ve çok okunmasını neye bağlıyorsunuz?

Önce şunu düşünmek gerekiyor. Bir dergi ya da gazete nasıl çok okunur, nasıl çok satar? Öncelikle o popülerliği sağlayacak bir dağıtım ağının içinde olmalısınız. O networke dahil değilseniz, içeriğiniz popüler olmanıza yetse bile çok satamazsınız, popüler olamazsınız. Popüler kültürde çok tartışılan underrated-overrrated ikilemi, temelde bu networke dahil olup olmamakla ilgili. Nitelik daha sonra yapılması gereken bir tartışma.

- Gırgır'ın içinde bulunduğu dağıtım ağının da etkisi var diyorsunuz…

Genellikle atlanıyor, hep Oğuz Aral ile hatırlanıyor ama Gırgır'ın asıl sahibi, gazete-dergi dağıtım şirketi olan, her çıkardığı yayın çok satan, ülkenin en modern ve büyük matbaasının sahibi........

© T24


Get it on Google Play