Türk milliyetçilerinin derin çelişkisi
Diğer
04 Haziran 2025
Geçen günlerde bir film festivali ödül töreninde ödül alan sanatçı konuşmasında ülkedeki son zamanlardaki bazı insan hakları ihlallerini eleştirirken, sözünü kesen TRT spikeri ödül alan sanatçıya ağır hakaretler etmiş ve sanatçının konuşmasına Bozkurt işareti yaparak tepki göstermiş. Sonrasında da sanatçıya siyasi mesajlar verdiği için tepki gösterdiğini belirtmiş.
Bu olayda TRT spikerinin davranışı tabii ki her yönüyle sorunlu.
Bir kişinin anayasal ifade özgürlüğüne müdahale etmesi ve özgürlüğün kullanımına engel olması.
Kendisi bizzat kamu görevlisi olmasına karşın Bozkurt işareti ile siyasi mesaj vermesi.
Başkasını siyasi mesaj vermekle eleştirirken kendisinin siyasi mesaj vermesi.
Bir sanatçının Ülkedeki güncel siyasi sorunlar ve insan hakları sorunları hakkında düşüncesini beyan etmesine tahammül edilmemesi.
İnsanların düşünce açıklamaları için tolerans eşiğinin bu derece düşmüş olması.
Kendisi gibi düşünmeyen herkesi “teröristler” “kansızlar” “vatan hainleri” olarak suçlayan nefret dili de cabası.
Ne var ki bu yazıdaki amacım bu olaydaki anılan patolojik durumları deşifre etmek değil.
Burada asıl üzerinde durmak istediğim konu, bu olayda sözü edilen spiker hanımefendinin temsil ettiği Ülkedeki Türk milliyetçilerinin belki de ’inin halen yaşadıkları derin çelişkiler ve açmazlar.
Günümüzde Türk milliyetçilerinin ilk sıradaki derin çelişkisi bence şu:
Ülke sınırları içinde farklı bir etnik kimliğin çoğunlukta olduğu bir bölge varsa ve bu bölge coğrafi ve nüfus yönünden yeterince büyükse, artık 21. Yüzyılda bu kadar büyük bir parçayı “sindirmek” yani “asimile etmek” mümkün olmuyor.
Hele de bu “bölge” halkında ayrı bir etnik kimlik bilinci bir kere yerleşti veya yerleştirildi ise.
Bu durumda bu spesifik bölgeyi Ülkeden “ayırmak” ya da ciddi bir seviyede “özerklik vermek” veya en azından kendilerine ciddi hukuksal güvenceler tanıyan anayasal statü dışında seçenek bulunmuyor.
Bu konuda tek esneklik, o bölgeyi bütünüyle “ayırmak” veya “siyasi özerklik” radikalizmi yerine, “idari özerklik” ile........
© T24
