menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Avrupa savaş için geri sayıma doğru ilerlerken

44 2
25.03.2024

Diğer

25 Mart 2024

NATO'nun Ukrayna’da Rusya'ya karşı yürüttüğü vekalet savaşına verilen askeri ve mali destek tam da çökme noktasına doğru gelmişken, Rusya karşıtı histerik söylemi de yedeğine almış kimi gelişmelerin, Avrupa’yı topyekûn savaş için başlatılacak geri sayım noktasına doğru taşımakta olduğu görülüyor. Rusya’nın başkenti Moskova'da bir konser salonuna yapılan terör saldırısı da bu “taşıma” işleminin zeminini hazırlama girişimi olarak görülebilir.

Saldırının kendisine yönelik değerlendirmede bulunmadan önce şunu söylemekte yarar var: Avrupa’da “kraldan fazla kralcı” da diyebileceğimiz, “imparatordan fazla NATOcu” kanadın, tarihi o geri sayım noktasına taşımak için ihtiyaç duyduğu üç şey olduğu görülüyor:

Birincisi, savaşa verilecek desteğin son derece düşük olduğu Avrupa’da halkların rızasını alarak belirli bir toplumsal meşruiyeti yakalayabilmek, yani bir manipülasyon aracı olarak rıza imal edebilmek. Savaşa muhalif kesimlerin sesini kısabilecek, protesto gösterilerini dağıtacak adımlar da bu rıza üretimine eşlik edebilmeli.

İkincisi, Avrupa’daki iktisadi kaynakların üretim, aktarım ve paylaşımının yeniden düzenlenmesine olanak tanıyacak bir “savaş ekonomisi” düzenine geçmek. İktisadi göstergelerde Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlardan kaynaklanan gerilemelerin toplumsal huzursuzlukları artırdığı, Ukrayna'dan gelen tarım ürünlerine gümrüksüz izin verilmesiyle çiftçilerin yollara döküldüğü bir ortamda, böyle bir paradigma değişikliğinin kolay olmayacağı ortada. Dolayısıyla egemenler bunu, iktisadi planlamada keskin bir U-dönüşü ile değil de bir topyekûn savaşın iç politikadaki maliyetini en aza indirerek yapmak isteyeceklerdir.

Üçüncüsü, Avrupa’daki NATO üyesi devletlerin tüm güç ve kaynaklarını barış halinden seferberlik ve savaş haline süratle ve etkin bir şekilde geçirebilmeleri için senkronize davranabilmeleri, bunun için süreç içinde bir liderlik inşa edebilmeleri de önemli.

Şimdi bunları olay üzerinden açalım.

BİR: Rusya’nın Moskova bölgesine bağlı Krasnogorsk’taki Crocus Belediye Binası’nda gerçekleştirilen ve en az 133 kişinin ölümüne yol açan terör eylemi, şu ana kadar belirmiş tüm detaylarından ayrı olarak, hiç kuşku yok ki saldırıya uğrayanı karşı aksiyona geçmeye davet eden bir eylem. Saldırıya uğrayan sert bir şekilde aksiyona geçip böyle bir karşı saldırıda bulsun ki, bu hamleyle karşı tarafta mağduriyet ve öfke hislerinin serpilip gelişmesini ve o toplumun ihtiyaç duyduğu misilleme/seferber olma eylemleri için rıza üretimine en büyük desteği sağlasın. Yani, o toplumun mevcut bütün güç ve kaynaklarının kullanılabilmesi için meşruiyet üretsin.

Yani tetikçilerin arkasındaki fail Rusya’ya diyor ki, sen zaten savaştasın, senin toplumundan rıza almana, meşruiyet üretmene ihtiyacın yok. Ama benim böyle bir ihtiyacım var. Vur! Vur ki, ben de sahaya inebileyim!

Moskova’daki saldırıyla hedeflenenlerden birinin bu olduğu kanısındayım. Rusya’nın bu eylemin faillerini tespite epeyce yaklaştığını anladığımız şu noktada, bu kanlı eyleme nasıl bir karşılık vereceğini ve bunun karşı tarafın “rıza imalatı” planına yağ sürüp sürmeyeceğini tam olarak bilmiyoruz.

Ancak Rusya’nın Kiev ve Odessa’yı da de-militarize etmek konusunda bundan sonra bir tereddüdü kalacağını sanmıyorum. Lakin onun ötesini tahmin etmek, Rusya’nın nereyi ne kadar vuracağını öngörmek ve Avrupa’daki yangının ne kadar büyüyeceğini öngörmek zor.

Benzer bir sınavdan Ocak ayında İran da geçmişti. İki intihar bombacısının Kirman'da gerçekleştirdikleri saldırılarda 84 kişi hayatını kaybetmiş, 280 civarında kişi de yaralanmıştı. Aslında 7 Ekim ile birlikte İran’ı Orta Doğu’da savaşan tarafların bir parçası yapmak ve İsrail’in Tahran’ı vurmasına zemin hazırlamak yolunda yoğun bir çaba sarf edilmişti. Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin kabristanına giden yol üzerinde gerçekleştirilen bu saldırıya İran yönetimi cevap vermemezlik edemez, diye düşünülmüştü.

Tahran yönetimi sıkıştırıldığı noktada düşmanının istediği oyun planını sergilemek istemiyor ama bir taraftan da iç kamuoyundan gelecek misilleme baskılarına duyarsız kalmış bir görüntü vermek istemiyordu.

İşte o noktada IŞİD'in Afganistan'daki kolu olan “IŞİD-Horasan” isimli oluşumunun Telegram hesaplarından saldırıyı üstlendiğine yönelik haberler bir can simidi oldu. O konjonktürde itidalli davranmaktan başka seçenekleri olmadığının farkında olan Tahran yönetimi, “faile yönelik misillememizin zamanına ve şekline biz karar vereceğiz” dedikten sonra Kuzey Irak, Suriye ve Pakistan’daki “terörist hedeflere füze saldırısı” düzenlemekle sınırlı bir misilleme içinde oldu. İran olayın arkasında gerçekte kimin olduğunu bilse de, tahmin etse de, onun ekmeğine yağ sürecek bir eylemden de........

© T24


Get it on Google Play