Ghassan Abu-Sitta: İnsanlıkla Yoğrulmuş Tutku Sahibi Bir Cerrah
“Gazze iyileşir, eğer iyileşmesine izin verilirse. Korkum, bu savaşın amacının Filistinlileri Gazze Şeridi’nden sürmek olduğunun farkına varmamdan kaynaklanıyor. Ve korkarım ki İsrail, her zaman olduğu gibi, savaştan savaşa başaramadığını bu kez gerçekleştirmeye çalışacak.”
Abu-Sitta
Ghassan Abu-Sitta, Filistin kökenli Britanyalı bir estetik ve rekonstrüktif cerrah ve akademisyendir. Kendisi, tıp eğitiminde kullanılmak üzere Çatışma ve Savaş Tıbbı alanında akademik bir müfredat hazırlayan ilk Arap doktordur. Dr. Abu-Sitta, Suriye, Irak, Yemen ve Gazze Şeridi’nin de içinde bulunduğu çatışma bölgelerinde birçok kez gönüllü cerrahlık yapmış, en son İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yaptığı saldırılarda hedef aldığı El-Ahli Hastanesi katliamından sağ kurtulmuş olan öncü bir hekimidir.
Filistin’in hikayesi işgal, soykırım ve sürgün olarak özetlenebilecek, birbirini takip eden ve sürekli tekrar eden bir zulümler silsilesidir. Ancak bu kendini sürekli tekrar eden ağır süreçten Filistin, süreğen biçimde kendini yeniden var ederek, inatla toprağa kök salarak direnmeye devam etmektedir. Dr. Ghassan Abu Sitta’nın başına gelen de bundan farklı değil elbette. Abu Sitta’nın babası, 1948’de yerinden edilmiş bir ailenin çocuğuydu. Ailesi Gazze Şeridi'nin güneydoğusundaki Birüsebi’de (Bersheba) Ma'in Ebu Sitta adlı arazilerinde, oldukça varlıklı ve etkili bir aileydi. Dedesinin, aynı arazide bir okul inşa ettirdiği ve İsrail terörüyle yıkılana kadar öğretmen ücretlerini de karşılayarak faal tuttuğu bilinmektedir. Aile, 1948’de 24 cip ve tanklarla gelen terör örgütü Haganah’ın saldırısına uğradı. Dedesinin 1920'de inşa ettirdiği okul ve ev dahil, sahip oldukları her şey yıkılıp yakıldı. İşgalciler, motorlardan değirmen ekipmanlarına, su pompalarına kadar maddi değeri olan her şeylerini çaldılar. Amcası Selman Abu Sitta, Terör Örgütü Haganah’ın yoluna çıkan herkesi öldürdüğünü yazıyor.[1] Böylece aile arazilerinden zorla çıkarılıp Han Yunus’taki mülteci kamplarına sürgün edildi. Baba daha sonra, 1953 yılında Kuveyt’e, 1980’lerde de İngiltere’ye göç etti. Bu aile köklerine sahip olan Abu Sitta, 1969 yılında Kuveyt’te Lübnanlı bir anne ve Filistinli bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Filistin’in kurtuluşunun eğitimle mümkün olduğuna inanan ve kendisi de bir doktor olan babası, onu olabildiğince siyasetten uzak tutmaya çalışarak iyi bir eğitim almasını sağladı. Ancak Ghassan, Gazze’de direnişçi ve siyasi olarak aktif bir aileden geliyordu. Amcası, hem 1929’daki el-Burak[2] İsyanı olarak bilinen, ağır bir kışkırtma sonucu meydana gelen kanlı olaylarda hem de İzzeddin El Kassam önderliğindeki 1936 Büyük Direnişin[3] önemli şahsiyetlerinden biriydi. Yine amcası başta olmak üzere ailesi 1948’deki Nakba[4] sonrası direnişin önde gelen örgütleyicilerinden oldu. Ünlü Filistinli araştırmacı, yazar ve mühendis Salman Ebu Sitta’nın[5] yeğenidir. Dolayısı ile babasının onu siyasetten uzak tutma çabalarına karşın Abu Sitta’nin, eğitiminin yanı sıra siyasete bigâne kalması düşünülemezdi. Nitekim Abu Sitta, başarılı eğitim hayatının yanı sıra daha gençlik yıllarından itibaren Filistin ile ilgili her gelişmeyi dikkatle izledi, ilgilendi ve katkı verdi.
1988 yılında İngiltere’deki Glasgow Üniversitesi’nde tıp eğitimine başlayan Ghassan 1993 yılında doktor olarak mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından bir süre Londra’da Ulusal Sağlık Hizmetleri bünyesinde doktor olarak çalıştı. Bu süreçte Great Ormond Street Hastanesi'nde kraniyofasiyal cerrahi ve yarık damak cerrahisi, Royal London hastanesinde travma rekonstrüksiyonu olmak üzere üç ayrı uzmanlık dalında burs kazanarak uzmanlık eğitimi aldı. Özellikle çocuklara yönelik cerrahi çalışmalara ve ameliyatlara yoğunlaştığı kariyerinin ilk yıllarında çocuk hastaların tedavisine odaklandı.
Akademik çalışmaları çerçevesinde yeniden Londra’ya taşınması hayatında hem profesyonel hem de siyasi olarak yeni bir dönemin işaretiydi. Bu süreçte siyasi fikirlerini önemli ölçüde etkileyen politik literatür çalışmalarıyla meşgul oldu. Bu tam da ikinci İntifadanın (El-Aksa İntifadası)[6] pik yaptığı zamanlara denk gelmektedir. Abu Sitta bu zorlu süreçte, bir yandan hekimlik mesleği ve akademik çalışmalarıyla meşgul olurken bir yandan da siyasi çalışmalara katılmış, iki alan arasında sık sık gerilimli çakışmalar yaşamıştır. Belki bu gerilimlerin bir sonucu olarak, akademik çalışmalarını savaş ve çatışma konularına yoğunlaştırmış, dünya tıp literatürüne ‘çatışma tıbbı’, ‘patlama yaralanmaları’, ‘savaşlarda yaralanan çocuklar programı’ gibi birçok yeni kavramsal yaklaşım kazandırmıştır. Abu-Sitta, küresel tıp eğitiminde birer referans olan Savaş Yaralısı Hastayı Yeniden Yapılandırma (2017) ve Savaş Yaralısı Çocuk: Yaralanma Tedavisinden Yönetim ve Bakım Sürekliliği (2023) kitaplarının editörü ve ortak yazarıdır.
Bütün bu çalışmalar için savaş ve çatışma sahalarına daha yakın olmak, konu ile ilgili vakaları daha yakından çalışmak ve siyasi olarak taraf olduğu konuları daha içerden gözlemek adına Abu Sitta 2011 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi Tıp Merkezi'ne katıldı. Bir yıl sonra aynı merkezin Plastik........
© Stratejik Düşünce Enstitüsü
