Hakaret, küfür ve bilimum yetersizlikler
Üsküdar Belediye Meclisi...
Meclis toplantısında Dilek İmamoğlu’na yönelik hakaretler gündeme geliyor.
CHP’li Belediye Başkanı Sinem Dedetaş “Ben burada ağzıma almak istemiyorum, çünkü gerçekten herhangi vicdanlı bir insanın söyleyebileceği laflar değil bunlar” diyerek başladı sözlerine, “AK Partili bir anneye söyleyemezsin, CHP’li bir anneye istediğin iftirayı atabilirsin. Bunu da vicdanınıza bırakıyorum” diye devam etti.
AKP’li meclis üyesi söz aldı...
Dündar Ziya Gültekin...
Hakaretleri duymadığını ama söylenmişse lanetlediğini belirtti.
“Eşe, evlada, anneye, babaya yapılacak her türlü hakareti şiddetle lanetliyoruz” dedi.
★★★
Ben burada bu konuşmayı daha ileri götürmek istiyorum.
Aile önemlidir, çok kıymetlidir. Ancak bazı şeyler vardır ki, sadece ‘kutsal’ aileyle sınırlanamaz.
Ne yani, birinin annesine, eşine küfür edemezsin ama hiç kimsenin eşi olmayan birine küfür edebilir misin?
Hakaret edebilir misin?
Ben birinin annesi değilsem, biri bana istediğini söyleyebilir mi?
Şöyle deriz hep, “Ayıptır ya, o bir anne”...
Mesela ben anne değilim, siz bana istediğiniz gibi konuşabilir misiniz? Hayır efendim!
Kusura bakmayın.
Kimse kimseye hakaret edemez.
Güzel Türkçemizde insan gibi konuşmamıza aracılık edecek onca ifade varken, kimse birbirine “hain, edepsiz, ahlaksız” demeyecek.
Siyasetçisi bir anne ile evladının birbirine bakışından anlam çıkarıp bunu sosyal medyada paylaşamaz.
Gösteri hakkını sonuna kadar kullanabilir, ancak değil Cumhurbaşkanının kimsenin annesine küfür edemez.
“Düşünme alışkanlığı edinmeden, yaşama alışkanlığı ediniyoruz.” -Albert Camus
★★★
Hakaret eden, küfürle üste çıkmaya çalışan, yüksek sesle ağırlık koymaya çalışan, koltuğunun altında karpuz var gibi yürüyüp racon kesen, karşısındakiyle konuşurken sürekli tehdit dili kullanan, en çok da “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diyenler var ya...
Kimsin be kardeşim,........
© Sözcü
