menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Hayırlı başlangıç” veya “yeni paradigma” dedikleri

21 47
07.01.2025

Toplumun “açılım” ya da “barış süreci” ifadelerine duyduğu tepkiden korktukları için ya da kavramın çağrıştırdığı güvensizlikten etkilenmemek adına farklı iki ifade ileri sürdüler. Belki de bilinçli olarak ikisini birlikte kullanmayı tercih ediyorlar. Mütedeyyin vatandaşlar için “hayırlı başlangıç” uygun oysa “yeni paradigma” gençlere, düşün dünyası insanlarına yönelik… Paradigma biraz da sürece gizem katıyor ve işi basitlikten karmaşık kılıyor.

Paradigma bir solukta tanımlanacak bir kavram değil. Kavramın algoritma, strateji, ideoloji gibi yabancı kökenli ya da Türkçe kuram kavramıyla bağlantısı var ama hiçbirini yansıtmıyor. Siyaset bilimi açısından bakınca genel hatlarıyla değerler manzumesine dayalı bütüncül bir yapı olarak tanımlamak yanlış olmaz.

Mesela Türkiye, kurucularının tanımladığı gibi, “üniter”, vatandaşının ortak adı “Türk” olan, “laik” bir cumhuriyettir. Bu bütünlük bir paradigma olarak tanımlanır. Milletin adı, Atatürk’ün, “Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir,” ifadesinde yer aldığı gibi “Türk milletidir”.

Laiklik ilkesi anayasaya daha sonra girmiş olsa da, esasen Ankara’da Meclis’in açılmasından ve cumhuriyetin ilanından itibaren “egemenliğin kaynağını” belirleme ilkesi açısından bakıldığında devletin laik olduğu gerçekliktir. Zira TBMM’de yasalar nassa göre değil, mecliste ortaya çıkan akla göre çıkarılmıştır.

Yeni paradigma tam da yeni bir kimlik tanımlama arayışı demektir ki mevcut paradigmanın yapı taşları olan Türk milleti ve laikliği ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Yeni yapıyı belirlerken bir taşla birkaç kuş vurulmak istendiğini düşünüyorum:

Ortada bir sorun olduğu açıktır ve bu sorun Kürtler arasında mevcut olan ayrılıkçı damarın geçici olarak özerk, federasyon; kalıcı olarak ayrı devlet kurma arayışı ve bunu gerçekleştirmek maksadıyla teröre başvurmasıdır.

Ülkenin kuruluş aşamasında karşılaştığı Musul sorununun dönemin en büyük emperyalist gücü Britanya lehine çözümlenebilmesi için kurucusunun yukarda aktardığım tanımı gereği, “Türkiye halkının” ve “Türk milletinin”........

© Sözcü