menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Bir Alışkanlığın Ardından”

12 0
12.09.2025

Bu satırları yazarken, göç ettiğini sandığım kırlangıçları bahçede yeniden görmenin sevinci içindeyim. Öyle ki içerideki eşimi telefonla arayıp, “Kırlangıçlar göç etmemişler, hâlâ buradalar!” dedim. İnsanoğlu ne çabuk alışıyor… Her ne olursa olsun, o tanıdık sesleri duyduğumda zihnime kırlangıçların şarkılarıyla birlikte soru işaretli notalar doluştu.


Bu hissi geçen hafta teslim ettiğimiz Yargıtay binasında da yaşadım. O tarihi yapı, yıllar boyunca kimlerin nefeslerine duraklık etti bilinmez. Yenilenmesi gerekti ve biz, iklimlendirme sistemlerini baştan kurduk. Teslim günü imzalar atıldı, herkes birer birer işini bitirip gitti. Sona kalanlardan oldum. Merdivenlerinden inerken; bir yanda çalışmanın telaşı, diğer yanda yan blok yıkıldığında havaya karışan o toz duman… Hepsi zihnimde miski amber hatıralarına dönüştü. Aylarca herkesin sinir uçlarını gerdiği o dönem, sanki hiç yaşanmamış gibiydi. Ama iş bitmişti. Ve zihnim, yine o buruk tadı sessizce tattı.


Biz neden alışkanlıklarımızdan vazgeçmekte bu kadar zorlanıyoruz? Ya da, vazgeçmeli miyiz? Bu soruların tam ortasında, ben neden harflerin raksından vazgeçemediğimi anlatmak istiyorum. Jean-Jacques Rousseau’nun “Ortak irade, herkesten gelip herkese uygulanabilendir” sözü geldi aklıma. Belki de........

© Sonsöz