menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TARİHİN EN PAHALI SUSKUNLUĞU

6 1
16.10.2025

1453’te Bizans düşerken, rahipler meleklerin cinsiyetini tartışıyordu. Bugün biz, açlık büyürken, adalet susarken, hala meleklerin değil, insanların sesini duymuyoruz. Çünkü bu çağın kuşatması surlarda değil, sofralarda. Ve tarih bir kez daha yazılıyor; bu kez kalem barutla değil, sessizlikle.

Bugün de başka bir kuşatma altındayız, surlarda değil, sofralarda. Mutfaklarda yangın var, tencereler kaynamıyor. Emekli akşam pazarına gidip pazarcıların yere döktüğü ezilmiş domatesleri topluyor. Torununa harçlık değil, “hakkını helal et” diyebiliyor. Asgari ücretli ay sonunu getiremiyor; faturaları birleştirip hangisini ödeyeceğine kura çekiyor.
Anne, evladına kahvaltıda peynir yerine “bugünlük ekmekle idare et” diyor.

2025’in başında umut hala tazeydi. Bir işçi, maaş bordrosuna bakıp “belki bu yıl biraz nefes alırız” diyordu. Çünkü asgari ücret 22.104 liraya çıkmıştı. O zamanlar kulağa büyük rakam gibi gelmişti… Ama aradan dokuz ay geçti, maaş yerinde kaldı; fiyatlar ateş gibi yükseldi.

Dolar 35 liradan 41’e, euro 36’dan 49’a fırladı. Benzin 52 lirayı gördü. Bir zamanlar maaşıyla 7 gram altın alabilen işçi, şimdi 4 gram zor alıyor o da ay sonuna kadar dayanabilirse.
Yani sadece fiyatlar değil, emeğin değeri de eridi. Bir avuç maaş, bir avuç umuda yetmez oldu. Markette her etiket değişti; ama hayatın yükü hep aynı omuzlarda kaldı. Bir zamanlar maaş günü sevinçti, şimdi sadece yeni bir hesap defteri açmak demek. Çünkü bu ülkede artık zamlar her sabah erkenden uyanıyor, umut ise hep biraz geç kalıyor.

Market torbası dolmadan bin lira gidiyor. Bir annenin sabah kahvaltısında çocuğuna yumurta, süt, peynir koyabilmesi artık mucizeye döndü. Kimi gün sadece çay, ekmek, sabır. Bir babanın elindeki maaş daha faturalar gelmeden........

© Sonsöz