TARİH TEKERRÜRÜ SEVER
Bugün Türkiye’de de bu tekerrürün izlerini görmek mümkün. Ekonomi, adalet, geçim ve toplumsal huzur bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı. Son aylarda yıllık enflasyonun beklenmedik bir sıçrama yaparak yüzde 33’lere ulaşması, halkın alım gücünü daha da eritti; bu, yalnızca bir istatistik değil, sofralardan eksilen bir tabak, çocukların geleceğinden eksilen bir umut demektir.
Toplumun farklı kesimlerinde biriken huzursuzluk, derin bir sessizlikle büyüyor. Herkes biliyor ki, adaletin eksikliği yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında hissediliyor. İnsanlar, emeğinin karşılığını alamadığında, haksızlık karşısında susmaya zorlandığında ya da hakkını ararken yalnız bırakıldığında tarih bir kez daha aynı cümleyi kuruyor: “Yine mi?”
Tarih tekerrür ederken en çok acıyı hissedenler, sırtında hayatın yükünü taşıyanlardır. İşçiler, emekliler, kadınlar, gençler, geçim mücadelesi veren milyonlar. Her biri farklı hikayelere sahip ama ortak bir gerçekle karşı karşıya. Geçmişte olduğu gibi bugün de adaletsizlikler, eşitsizlikler, görmezden gelinen acılar birikiyor.
Ama “tarih tekerrür eder” demek, kaderi kabullenmek değildir. Tam tersine, bu bir uyarıdır. Geçmişin tekrar ettiği anlarda sorumluluk almak gerekir. O sorumluluğun adı vicdandır. Vicdan; hatırlamak, unutmamak, bir daha aynı yanlışları görmemek için ses çıkarmaktır. Vicdan, suskunluğun karşısında duran en insani güçtür.
Ders alınmadığında tarih üç nedenden tekrar eder:
✔️Unutulan hafıza,
✔️Çıkar peşindeki iktidar,
✔️Umudunu yitiren toplum.
Tarihsel unutkanlık, geçmişte yaşananların........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d