OKULUMU DONDURDUM, SAĞLIĞIMI DEĞİL!
Bir genç düşünün…
Bir anne, bir baba…
Yıllarca kıt kanaat geçinmiş, sırtlarındaki yükü hiç indirmemiş. Evlat okusun diye kendi hayallerini askıya almış. Ve o gün gelmiş…
Çocuk, üniversiteyi kazanmış. Bir umut, bir sevinç, bir gözyaşı…
“Ben bu ülkeye faydalı bir insan olacağım” demiş o genç.
Hayat bir gün durdu.
Önce halsizlik, ağrılar, geçmeyen yorgunluk…
“Stres,” dediler. “Mevsimsel,” dediler.
Testler geldi, sonuçlar geldi…
Sonra o kelimeler…
“Kanser”,”Lösemi”, “Lenfoma”, “MS…”
Adı ne olursa olsun, dünya başına yıkıldı.
Zaman durdu.
Ama o gün, mücadele başladı.
Çünkü hayat, durduğu yerden yeniden başlar.
O an sadece beden değil, umut da yıkılmış.
Hayat artık kampüs değil, hastane olmuş…
Sınıf arkadaşları yerine doktorlar…
Sınav kağıtları yerine kan değerleri…
Doktorlar demiş ki:
“Tedavi uzun sürecek, okulunu dondurun.”
Çocuk o gün okuldan değil, hayattan kopmuş. Ama hikayenin en acı tarafı kanser değil. En büyük darbe, devletin sisteminden geliyor.
Genç hastaneye gittiğinde şunu duyuyor:
“Tedavi olamazsın. Çünkü artık öğrenci değilsin.”
SGK Sistemi diyor ki… Okul kaydın yoksa baban emekli de olsa seni sigortasından yararlandıramaz. Her ay 780 TL GSS primi yatıracaksın. Yatırmazsan muayene de, ilaç da, tedavi de yok! Gencecik bir can, kanserle mücadele ederken, sistem onun sırtına bir de fatura yüklüyor!
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 2:
“Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Ama hangi sosyal devlette,........
© Sonsöz
