''Sustuğumuz Her Gün Bir Kadının Daha Sessizliği Oluyor”
Sevgili okurlarım,
Bu hafta sizlerle, konuşmaktan yorulmadığımız ama çözüm üretmede hâlâ sınıfta kaldığımız, ülkemizin en derin yaralarından biri olan
KADINA ŞİDDET konusunu paylaşmak istedim.
Yine bir kadının çığlığını duymadık…
Yine bir annenin feryadına kulaklarımızı tıkadık…
Yine bir çocuk, annesiz kaldı…
Kadına şiddet, yalnızca bir tokat, bir yumruk, bir bıçak darbesi değildir. Şiddet, en çok da bir kadının gözlerinin içindeki ışığın yavaş yavaş sönmesidir.
Peki biz bu karanlığa ne kadar alıştık?
Bu karanlık artık bize ne zaman bu kadar normal gelmeye başladı?
Şiddet; cehaletin, sevgisizliğin, korkunun ve çaresizliğin en acı dışavurumudur.
Bir toplumun kadınlarına verdiği değer, aslında kendi geleceğine verdiği değerdir.
Ama biz ne yazık ki çocuk yaşlardan itibaren yanlış rollerle büyütüyoruz kızlarımızı da, erkeklerimizi de…
Çocukken “erkek ağlamaz” diyerek duygularını bastıran bir erkek, ileride öfkesini başka türlü ifade edemez hale gelir.
“Kadın dediğin susar” diye büyütülen kız çocukları ise, büyüdüklerinde ne zaman susmaları gerektiğini değil, hiç ses çıkarmamayı öğrenir.
Bugün sokakta, iş yerinde, evde ya da bir mahkeme salonunda hak........
© Sonsöz
