Cumhuriyet ve eğitim
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro, halk egemenliğinin işlerlik kazanmasını sağlamak ve sürekliliğini güvence altına almak için, eğitim-öğretim alanında devrimci adımlar atmıştır:
• Dini öğretilerin anlamlı olması ve İslam diniyle ilgili uygulamaların farklı inançlardaki yurttaşları rahatsız etmeyecek nitelikte sürdürülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
• Cumhuriyet rejimi, “fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar” istediğinden, öğretmenlere “fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür” yurttaş yetiştirme görevi verilmiştir. Öğretim Birliği yasası çıkarılarak, özgür yurttaş yetiştirecek laik ve bilimsel eğitim sisteminin oluşmasını sağlayacak adımlar atılmıştır:
Ancak, halk egemenliğine dayalı Cumhuriyet karşıtları (gericilerle emperyalist sömürgenlerle işbirliği yapanlar), özgür yurttaş yetiştiren eğitim sistemini adım adım kemirerek Cumhuriyet rejiminin gereksinim duyduğu muhafızların yetişmesini engellemeye ve hatta Cumhuriyet karşıtlarını yetiştirmeye çalışmışlardır: Örneğin
• Köy enstitüleri, önce niteliği değiştirilmiş, sonra da kapatılmıştır.
• Okullarda, bir inancın tüm topluma dayatılması anlamına gelen din dersleri, yeniden müfredat içine alınmıştır.
• Öğrenci bulamadığı için kapanan imam hatip okulları, Öğretim Birliği Yasasıyla bağdaşmayan bir biçimde, ayrı okullar olarak değil de örgün eğitimin bir parçası olarak yeniden........
© soL
