menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçimler sonrasında ekonomi

13 1
16.04.2024

Seçimler sonrasında AKP ekonomi yönetiminin sırtındaki tüm siyasi kısıtlardan kurtularak davranacağını yazmıştık. Hemen herkesin öngörüsü de bu yöndeydi. Seçimlerden iki hafta geçtikten sonra hangi noktadayız? MB Başkanının 5 Nisan tarihli mektubu, 14 Nisan gecesi İran’dan İsrail’e misilleme, 15 Nisan’da açıklanan ilk üç ayın bütçe gerçekleşmesinin 503 milyar TL’yi aşan büyük açıklara işaret etmesi ve gene aynı tarihte TCMB bilançosunun ağırlıklı olarak KKM kaynaklı 818 milyar TL gibi rekor bir zararla bağlanması gibi önemli gelişmeler bu iki haftaya damgasını vurdu.

Erdoğan ve AKP yönetimi yerel seçim yenilgisini hazmetme sürecini yaşarken ekonomi yönetimi hiç vakit yitirmeden sahnede yerini almıştı: MB Başkanı’nın “yürütmeye” yazdığı kapsamlı mektubu, Haziran 2023’ten itibaren girilen ortodoks politikalardan sapma olmayacağının teyit ederken çizgi dışına çıkmaya heves edebileceklere de şimdiden ayar vermekteydi. Bu mektubun normalde Hükümete karşı yazılması gerekirdi. Ama ortada bir hükümet olmadığı için, asıl muhatap tek seçilmiş yürütme organı olan Cumhurbaşkanından başkası değildir. Görüntüde mektup sanki Hazine ve Maliye Bakanı’na yazılmış gibidir. Ama bakanlar birer yüksek memurdan/devlet sekreterinden başka bir şey değildir.

Gene görüntüde mektup MB Başkanının bağımsız girişimiyle yazılmış gibidir; ama işin aslında mektubu kaleme alanlar Şimşek-Karahan ikilisidir (dikte ettiren Şimşek ile arkasındaki iç ve dış sermaye güçleridir). Tıpkı IMF’ye verilen niyet mektuplarının IMF’nin de dahli ile yazılıyor olması gibi, iki tarafın ortak metni söz konusudur. Mektubun muhatabı kuşkusuz Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi ile diğer bakanlardır öncelikle; ama mektup aynı zamanda uluslararası finans çevrelerine yönelik bir taahhüt belgesidir. (Kuşkusuz yerel sermaye de bu vesileyle hedeflenmiş olmaktadır). M. Şimşek’in bu aralar sık sık “kimse kapıma gelip bir şey istemesin” tarzı beyanatları esas olarak diğer bakanları ve AKP milletvekillerini ve belediyelerini kastetmektedir ama Cumhurbaşkanlığı üzerinden gelebilecek büyük bütçeli talepleri buna dahil etmek gerekir. Sıkı maliye politikalarını aksatabilecek bazı ek sermaye taleplerini dahi içerdiği düşünülebilir; ama elbette kamu maliyesinin sermaye lehine şekillendirilmiş gelir ve harcama yapılarına ilişilmesi gündem dışıdır. Mali olanaklar bu denli kısıtlanmıştır. Başka bir çıkış olmadığına Erdoğan’ın da ikna edildiği anlaşılmaktadır. Öyle olmasaydı, seçimden önce kesenin ağzının emekliler lehine biraz olsun açılması sağlanırdı.

MB Başkanının mektubunun dayanağı, 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun 42. Maddesidir. Buna göre, MB başkanları yılda iki kez yürütmeye mektup yazarak enflasyon (yani TL’nin değerinin korunması) hedeflerine ulaşılıp ulaşılmadığını, sapma varsa bunun nedenlerini açıklamak ve yılda iki kez de TBMM Bütçe Komisyonu’na aynı çerçevede brifing vermek durumundadırlar. MB’nin kendisinin belirleyeceği sıklıkla kamuoyunu raporlarla bilgilendirme yükümlülüğü de bulunmaktadır. TCMB bu raporlarını her üç ayda bir yayınlamaktadır. Dolayısıyla yılda sekiz kez TCMB üzerinden kamuoyuna yansıyan........

© soL


Get it on Google Play