menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşçi sınıfının ıslıkları

2 25
10.06.2024

Son yıllarda işçi sınıfı üzerine olan araştırma, çalışma ve yazılarda bazı genel eğilimler görmek mümkün. Bunlara göre sınıf kültürü bitmiştir. Sınıfın kolektif eyleme potansiyeli tükenmiştir. Artık bir sınıf kültüründen değil, olsa olsa bir kimlik kültüründen bahsedebiliriz. Farklı etnisiteler, farklı dinsel kimlikler… İşçi sınıfı gericidir. İşçi sınıfı milliyetçidir. Bu genellemelerin ardından işçi sınıfına bakıp oldukça karamsar olanlar var, hayal kırıklığı yaşayanlar... Bu işçi sınıfıyla yapılabilecek bir şey yoktur artık. Söz konusu hayal kırıklığına bir de öfke ekleniyor. Son yirmi yıldır bu siyasal iktidarı destekleyenlerin önemli bir kesimi de onlar olduğuna göre…

Neden böyle bir noktadayız? Bu soru bizi uzun bir süredir işçi sınıfı kültüründeki egemen teorik ve politik yaklaşımla hesaplaşmaya çağırıyor. Ve bu çağrı işçi sınıfının aydınları tarafından, hepsi değil ama önemli bir kısmı tarafından, uzun bir süredir cevapsız bırakılıyor. Nedir bu yaklaşım? Postmodernizm, post-marksizm, postyapısalcılık yani sol liberalizm… Sol liberalizm kültürel alanda teorik ve politik olarak önemli bir yer kaplıyor. Ve sürekli sınıf kültürünün tükendiğini, sınıf diye baktığımız yerde ancak kimlikleri görebileceğimizi yineliyor. Analiz birimi olarak tek tek farklı “kimliklere” sahip “bireyleri” alıyor. Farklılıkları farklılıklarıyla birlikte irdeliyor ve yeni “farkındalıklar” üretiyor. Siyasal ufuk olarak bize “farklılıklarla birarada yaşama” adı altında kapitalizmin içinde bir radikal demokrasi öneriyor.

Emekçi cumhuriyetini kuracaksak, işçi sınıfına odaklanmak durumundayız. Onun eyleme gücüne, bir toplum olarak dimdik ayakta durma kapasitesine, ortak değerlerine, ortak özlemlerine odaklanmak durumundayız. Bunu yapabiliriz zira sınıf kültürünü ve sınıfın kolektif eyleme gücünü açıklamak için hem teorik avadanlığımız hem de bu coğrafyada izleri silinemeyen mücadele kazanımlarımız var. Bugün hem bu teoriyi hem de mücadeleci geleneğimizi hatırlamak, onların içinde barındıkları devrimci niteliğin yarına taşınabilmesi açısından oldukça önemlidir.

Teorik gücümüz tarihsel maddeci kültür çözümlemesidir. Tarihsel maddeci çözümlemede sınıf kültürü bir bütünlük oluşturur: Hem nesnel yanları, hem de yaşananlarla/yaşanmışlıklarla öznel yanları vardır. En sıradan........

© soL


Get it on Google Play