Kutuplarda hayat
Şangay İşbirliği Örgütü’nün 25. Devlet Başkanları Zirvesi geçen hafta Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tiencin kentinde yapıldı. ŞİÖ’nün 10 üyesi (Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan, İran, Belarus), 14 de Diyalog Ortağı var. Moğolistan ve Afganistan ise gözlemci statüsüne sahip ancak Taliban iktidara geldikten sonra bu statü fiilen askıya alınmış durumda.
Diyalog ortakları arasında Türkiye, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Mısır, Katar gibi ülkeler de var.
Tiencin’deki zirve Çin’in II. Dünya Savaşı’nın bitişinin 80. Yıldönümü vesilesiyle düzenlediği kapsamlı bir askerî geçit törenine de denk getirildi. ŞİÖ ile kurumsal bağı bulunmayan Sırbistan ve Slovakya’nın Başbakanları ile Macaristan’ın Dışişleri Bakanı da oradaydılar.
Çin’in bu organizasyonuna dair uluslararası basın haberlerini taradığınızda karşınıza en çok çıkan terim “gövde gösterisi”ydi. Bu nitelemeye katılmamak elde değil. Çin tam anlamıyla, askeri, siyasi ve diplomatik bir gövde gösterisi gerçekleştirdi.
Zirve hakkındaki yorumların çoğunda Batı’ya alternatif bir kutup yaratma hedefine yaklaşıldığının altı çizildi. Gerçekten öyle mi?
Bunu anlamlandırabilmek için verilen görüntülerin ötesinde içeriğe bakmak gerekiyor. Bunun için her diplomatın ve dış politika takip eden her gazetecinin doğal refleksi Zirve’nin sonuç bildirisine bakmaktır.
Belki benim beceriksizliğimdendir ama Tiencin Zirvesi ortak deklarasyonunun İngilizce tam metnini bir İtalyan Araştırma enstitüsünün sitesinde bulabildim. Merak edenler için linkini ekliyorum.
Bildiride özetle, insanlık için Birleşmiş Milletler’in başat işlevine vurgu yapıldıktan sonra gelişmekte olan ülkelerin kurum nezdinde daha fazla söz sahibi olabilmelerini sağlayacak bir reform gerektiğinin altı çiziliyor, uluslararası sorunların çözümünde çatışmacı yaklaşımlardan uzak durulması uyarısı yapılıyor ve “Avrasya Güvenlik Mimarisi” oluşturulmasında ŞİÖ’nün kilit bir rol oynayacağı belirtiliyor.
Deklarasyonda daha bir dizi buna benzer, uluslararası ve bölgesel kuruluşların ürettikleri metinlerde sık rastlanan “dilek ve temenni” var. Bunların ötesinde terörizmle mücadele konusuna ağırlık verilmiş. Bu bağlamda Hindistan ile Pakistan arasında kısa süreli bir çatışmaya yol açan terör saldırısı ile Pakistan’ın Belucistan eyaletinde meydana gelen iki ayrı terör saldırısı kınanıyor. Hindistan ve Pakistan’ın üye oldukları bir örgütten beklenebilecek dengeli bir yaklaşım.
Kendisini öncelikle bir Asya kurumu olarak konumlandıran ŞİÖ doğal olarak Afganistan meselesine de bir paragraf ayrılmış. Afganistan’ın bağımsız, tarafsız, savaş, terör ve uyuşturucudan arındırılmış bir ülke olmasına verilen önem ifade edilmiş.
Daha yakına gelelim. ŞİÖ bildirisinde İsrail’in İran’a saldırısı “şiddetle” kınanmakla kalmıyor, ABD’nin İsrail’le birlikte saldırdığı gerçeğinin altı çiziliyor.
Bu noktada........
© soL
