Görüntü ve gerçek
Geçen hafta ABD Başkanı Trump ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin arasındaki zirve toplantısını sıcağı sıcağına yorumlamaya çalışmıştım. Geçen sürede zirvenin kimi sonuçları daha bir netleşirken kimilerinin de sorgulanabilir hale geldiğini gördük.
Somutlaştırırsak, Alaska zirvesi daha planlandığı andan itibaren iki sonuç vermişti ve bunlarda bir değişiklik olmadı. Birincisi dünyayı hala kendilerinden ibaret sanan Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik diplomatik izolasyonunun ortadan kalkmış olması. İkincisi ise Rusya’nın küresel bir güç olmaya devam ettiği.
Diğer yandan, zirve sonrasında zuhur eden “Ukrayna meselesinin bir çözüme kavuşacağı” izlenimi daha 48 saat geçmeden “o kadar da çabuk ve kesin değil” seviyesine geriledi. Bu elbette kendiliğinden olmadı. Trump-Putin zirvesinden sonra açıklandığı gibi gerçekleşen Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin Washington ziyareti, şekil ve içerik itibariyle Alaska’da oluştuğu söylenen baktığınız açıya bağlı olarak “iyimser” veya ‘kötümser” havayı dağıttı.
Şekilden kastım öncelikle Zelenski’ye eşlik etme furyası. Avrupa’dan yükselen “ben de geliyorum, ben de, ben de...” sesleri bana Malkoçoğlu filmlerini anımsattı. Hani bir grup akıncı esir alınır ve Bizanslı komutan seslenir “Hanginiz Malkoçoğlu ise bir adım öne çıksın”. Gerisini biliyorsunuz. Bu kadınlı, erkekli Malkoçoğlu ekibi de Zelenski’nin ardından Washington’a koştu. Trump yönetimi, “geleceğiniz varsa göreceğiniz de var” kabilinden bir program hazırladı. İkili görüşme yapıldı, Avrupalılar sonra içeri alındı, araya da bir basın gösterisi sıkıştırıldı. Washington zirvesi Oval Ofis'te Malkoçoğlu Volodimir Bey ve diğer çakma Malkoçoğullarının da katıldığı kapalı bir toplantıyla sona erdi.
Özellikle Avrupalıların katıldıkları basın toplantısının gerçekleşme biçimi ve Oval Ofis’teki oturma düzeni “Avrupa bitti”, “Rezil oldular”, “Trump hepsini maymun etti” gibi yorumlara neden oldu. Ne yalan söyleyelim, Avrupa’nın kibrinden, üstenciliğinden, ukalalığından ve sahtekârlığından çok çekmiş olan Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde “Oh olsun!” duygusu kamuoylarına hâkim oldu.
Gerçekten de basın toplantısında Trump’ın Avrupalı liderlere “sen sus, şimdi sen konuş” tarzı yaklaşımı, sonrasında Oval Ofis’te aynı liderlerin ders dinleyen öğrenciler gibi Trump’ın makamının karşısındaki sandalyelere oturtulmaları alışık olduğumuz diplomatik kalıplara uygun değildi.
Diplomaside şeklin çoğu zaman içerikle bağlantılı olduğu yadsınamaz bir olgudur ve o görüntüler ilk bakışta toplantı içeriğinin de şekle uygun şekilde gerçekleştiği izlenimi vermektedir. Daha açık biçimde ifade edersek, Trump söylemiştir, Zelenski ve Avrupalılar “siz nasıl isterseniz” deyip kafa sallayarak dinlemişlerdir.
Oysa diplomaside sadece satırlara bakmak........
© soL
