Kamu emekçileri: Kördüğümü kesmek
Uzun, karmaşık, yorucu hak savaşımı ve örgütlenme tarihleri var kamu emekçilerinin. Statü hukukları, kapsamında oldukları özgün yasaları var. Bir yandan devlet içinde ayrıcalıklı gibi duruyorlar diğer yandan birçok yönden emekçilerden ve çalışma hukukundan ayrık tutuluyorlar. Ekonomik, siyasal, sosyal hak savaşımları parçalı ve dağınık. Mağdurlar, yoksulluğa itiliyorlar; mağduriyetleri ve yoksullukları artan oranda sürüyor, emekliliklerine de yansıyor.
Bugünlerde birden fazla sendika ve konfederasyonla eylemdeler. Sendikasız kamu emekçileri de var eylemlerin içinde. Ancak eylemler mali haklarının artış yüzdeleriyle sınırlı pazarlık görüşmelerine sıkışıp kalıyor.
Sendikal parçalanmışlık içinde ilkeli bir örgütlülük ve savaşımdan söz edemiyoruz. Toplu sözleşme yapılması sırasında dahi işveren devlet ve egemen siyaset tarafından sessizlik, nefessizlik isteniyor. Anayasanın 90. maddesine, Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerine, yargının ve Anayasa Mahkemesinin “sendikal eylemlere katılmanın cezalandırılamayacağı” kararlarına karşın iş bırakma eylemlerine ceza yağdırılarak çalışanlar üzerinde baskı ve korku yaratılıyor.
Bir yandan sendikal ve toplu sözleşme hakları hukuksuz hukukla sınırlı, diğer yandan uyuşmazlık çıkması halinde -ki hep çıkarılıyor- kararları kesin ve toplu iş sözleşmesi hükmünde olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye giriyor.
Ücret artışlarına yoğunlaşılarak, kamu emekçilerinin........
© soL
