Trump’ın planı, Gazze’ye barış getirir mi?
“İsrail, kendisini insanlık ailesinin bir parçasıymış gibi göstermeli… İsrail sosyal medyada eziliyor ve başta MAGAcı muhafazakârlar olmak üzere genç nesil Amerikalıları kaybediyor. Bence bilgi savaşını kaybediyorsunuz ve bu kayıp ileride Amerika’nın siyasi ve askeri desteğini kaybetmenize yol açacak.”
Geçtiğimiz ay milyonların tanık olduğu bir suikasta kurban giden muhafazakar Trumpçı kanaat önderi Charlie Kirk, dört ay önce Netanyahu’ya bu cümlelerin yer aldığı bir mektup yazmış, İsrail’in Amerikan kamuoyunu kaybetmemesi için bazı tavsiyeler vermişti. Suikasttan önceki son zamanlarında Epstein’in Mossad ajanı olduğuna dair teorilere inandığını açıkladığı, İsrail’i eleştiren sağcı isimleri programında sıklıkla konuk ettiği için İsrail’i sıkı bir şekilde savunan Siyonist sağcı Amerikalılar tarafından eleştirilen Charlie Kirk, oldukça haklı tespitler yapmış olsa gerek ki ölümünden sonra gözler hemen İsrail’e çevrildi.
Tucker Carlson, Candace Owens gibi birçok Trumpçı muhafazakar yayıncı ve kanaat önderi, İsrail’in Kirk suikastında parmağı olabileceğini, Kirk’in son zamanlarda İsrail’i eleştirdiği için tehdit edildiğini açıkladı, Epstein hakkındaki sözlerine dikkat çekti. Nitekim, Netanyahu televizyon kanallarını gezerek normal bir ülkenin normal bir liderine yakışmayacak şekilde bu teorilere teker teker yanıt verdi ve Charlie Kirk’i öldürmediğine dair çeşitli açıklamalar yaptı.
Amerikan kamuoyundaki imajı “İsrail uğruna her şeyi yapabilecek, her türlü gaddarlığa imza atabilecek” birine dönüşen Netanyahu, Trump seçmenlerini ikna etmek için Charlie Kirk’in kendisine geçtiğimiz Mayıs ayında ilettiği mektubu medyaya sızdırmak zorunda kaldı. Charlie Kirk suikastının arkasındaki perde henüz aralanmadı. Suikastı yapan kişinin ideolojik haritası, aile geçmişi, arkadaşları oldukça karışık. Mormon muhafazakar Trumpçı bir ailede büyüyen ama muhafazakarlarca trans oda arkadaşının etkisinde kaldığı iddia edilen tetikçinin motivasyonu meçhul. Fakat suikasttan sonra gözlerin hızlıca Netanyahu’ya çevrilmesi ve Kirk’in ölmeden önce Netanyahu’ya ilettiği mektuptaki tespitler İsrail’in ABD’deki algısının yerlerde olduğunun kanıtı.
İsrail başbakanının ortada somut bir delil yokken bile kendisine yönelen okları savurmaya çalışıp “Ben öldürmedim” diye açıklama yapmak zorunda kalmasının yanı sıra, Charlie Kirk mektubunda çok önemli tespitlere imza atıyor ve İsrail’in bir zamanlar belkemiği olan dindar muhafazakar sağcı Trumpçılar arasında da güç kaybettiğini dile getiriyor. Kirk, gittiği her üniversite etkinliğinde sağcı gençlerin İsrail’e tepki gösterdiğini, Amerikan halkının vergilerinin Gazze’deki bir soykırımı finanse etmesinden rahatsız olduklarını, özellikle TikTok’ta İsrail karşıtlığının giderek artmasından yakınıyor.
Anketler de Kirk’i doğrular nitelikte. Geçen haftalarda New York Times/Siena’nın düzenlediği ankete göre siyasi görüş fark etmeksizin 30 yaş altı gençlerin h’i İsrail’e artık daha fazla askeri ve ekonomik yardımın yapılmasını istemiyor. İsrail’e yönelik tepki her geçen gün anketlere göre özellikle genç Cumhuriyetçiler arasında artıyor. Tucker Carlson, Candace Owens, Nick Fuentes, Alex Jones gibi genç Cumhuriyetçiler arasında etkili olan isimler bu dalgayı hem fark ederek İsrail’e karşı daha fazla eleştiri yapıyor hem de yayınlarıyla bu dalgayı besliyor.
Trump’ın en sıkı destekçilerinden Cumhuriyetçi vekil Marjorie Taylor Greene gibi siyasetçiler ise Trump’ın “First America” (Önce Amerika) sloganının gerçek hayattaki karşılığının “First Israel” (Önce İsrail) olmaması gerektiğini söylüyor, çok sıkı bir şekilde parti içinde İsrail karşıtlığının öncüsü oluyor. Greene geçtiğimiz günlerde İsrail’e yönelik eleştirilerinin ve Epstein belgelerinin tamamen açıklanmasına yönelik talebini dile getirmesi karşısında “intihara meyilli değilim” diyerek bir yabancı devletin kendisini hedef almasından korktuğunu bile dile getirdi.
Taylor’ı gençler arasında en etkili yayıncılardan biri olan Theo Von izledi. Von çok daha açık konuştu: “Asla kendimi öldürmeyi düşünmüyorum. İsrail bunu duy.”
Gazze’deki katliama açıkça “soykırım” diyen Cumhuriyetçi bir vekilin, genç sağcıların sevdiği bir yayıncının İsrail tarafından öldürülmekten korktuğu için kamuoyuna “intihara meyilli değilim” açıklaması yapması korkutucu durabilir, fakat bu durum esas İsrail için korkutucu. Zira İsrail’in bu tür suikastlar yapabilecek, kendisini eleştiren sivilleri katledebilecek kadar gaddar bir ülke olduğu Amerikalılar nezdinde kanıksanmış bile. Yine geçen hafta ABD’nin en eski Yahudi sivil toplum kuruluşlarından biri olan ve özellikle antisemitizmle mücadele alanında faaliyet gösteren ADL’nin Charlie Kirk’in kurduğu Turning Point USA derneğini nefret listesine eklemesi Cumhuriyetçilerde tepki uyandırdı, bugüne kadar ADL ile işbirliği yapan, ADL’nin antisemitizm tanımları doğrultusunda kendi iç eğitimlerini yapan FBI ADL ile bağlantısına son verdi, ADL’e Trump’ın oğlu dahil birçok sağcı siyasetçi saldırdı. ADL, özellikle her türlü İsrail eleştirisinin antisemitizm sayılması için altyapıyı hazırlayan, kamuoyuna propaganda yapan örgütlerden biriydi. Bu denli bir tepkiyle karşılaşması da önemli bir eşikti. Çok kısa bir süre içerisinde eski gücünü hızlıca kaybetti. Tucker Carlson gibi isimler her hafta yeni bir İsrail-ABD ilişkisi rezaletini afişe etmeye başladı. Daha bu hafta Carlson, kısa süren İran Savaşı’nda İsrailli yetkililerin Trump yönetiminin haberi olmadan Pentagon toplantılarına girip herkese emirler yağdırmaya çalıştığını iddia etti.
İsrail Amerika’nın çoğunluğu için artık bir “öcü”. Tam da bu nedenle Netanyahu, Fransa’dan Kanada’ya birçok ülkenin Filistin’i resmen tanıdığı ve her kürsüye çıkan ülkenin İsrail’i kınadığı için belki de siyasi hayatının en önemli diplomatik savaşlarından birini verdiği Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde sadece boş salona konuştuğu için değil, boş kalan zamanında TikTok çeken tuhaf ve pek de saygı duyulmayan alt profil sosyal medya fenomenleriyle buluştuğu için de rezil oldu.
Netanyahu onca işin gücün arasında İsrail’in New York Büyükelçiliği’nde TikTokçu fenomenlerle bir araya geldi.
Aslında Netanyahu bu toplantı ile katledilmesini emrettiği iddia edilen Charlie Kirk’in tavsiyelerini yerine getiriyordu. Netanyahu bu toplantıda özellikle İsrail’i eleştiren sağcıları “Nazilere” ve “solculara” benzetti ve kendilerini destekleyen fenomenlere teşekkür etti. Netanyahu’nun bu teşekkürü sadece sözlü değildi. Zira bu görüşmenin ardından İsrail’in aracı lobi kurumları vesilesiyle birçok fenomene maddi destek için 900 bin dolarlık bütçeler ayırdığı, fenomenlere İsrail’i savunan her bir içerik başına 7,000 dolarlık düzenli ödemeler yaptığı ortaya çıkarıldı. Şimdi bu ortaya çıktığı için büyük ihtimalle Amerikan yasalarına göre, her bir fenomenin İsrail ajanı olarak hareket ettiğine dair açıklama yapması ve bunu içeriklerine yazması da gerekecek.
Netanyahu ayrıca bu görüşmede son dönemlerdeki en önemli olayın TikTok’un satılması olduğunu belirtti. Netanyahu oldukça haklıydı, çünkü ABD hükümetinin baskısıyla TikTok, içlerinde çok sıkı bir İsrail destekçisi olan iş insanı yazılım şirketi Oracle’nin sahibi Larry Ellison’ın da arasında bulunduğu bir ekibe satıldı. Özellikle İsrail karşıtlığının örgütlendiği en aktif sosyal medya platformlarından biri olan TikTok’ta işlerin değişmesi kaçınılmaz. Ellison daha öncesinde İsrail’i destekleyen siyasetçilere bağış yapan, özellikle Trump’ın planında Gazze’yi yönetmesi öngörülen Barış Kurulu’na üye olarak öngörülen Tony Blair ile birçok ortaklığı olan, sosyal medyada ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve her türlü hareketin kayıt altında alınması gerektiğini savunan otoriter zihniyetli bir İsrail destekçisi.
TikTok, Ellison’ın satın aldığı tek platform değil. Ellison aynı zamanda oğlu aracılığıyla ABD’nin en önde gelen medya şirketlerinden biri olan Paramount’u da satın aldı. Ellison ailesi şirketi devralır almaz ilk iş olarak şirketinin en önemli kanallarından CBS News’in başına İsrail destekçisi Bari Weiss’i getirmeyi akıl etti. CBS News özellikle 60 Minutes gibi özel programlarıyla İsrail’i zora sokan özel haberler yapan kamuoyunun yakından takip ettiği saygın bir haber kanalıydı. Büyük ihtimalle Ellison ailesi, TikTok gibi CBS News’i de İsrail’in propaganda aracı haline getirmeye çalışacak.
Fakat İsrail ve destekçilerinin ne kadar askıda sosyal medya platformu, TV kanalı varsa satın almaya çalışması, halihazırda zaten sanki anaakım medyayı ve kamusal alanın ipleri ellerinde değilmişçesine panik havasıyla hareket etmesi bile kamuoyunu ne denli kaybettiklerinin önemli bir göstergesi.
İsrail destekçileri büyük bir delüzyon içerisinde meselenin kendilerini anlatma yöntemleri ve ellerindeki araçların eksikliği olduğuna inanıyor, isterlerse dünyanın tüm televizyonlarına, sosyal medya platformlarına, megafonlarına sahip olsunlar insanların Gazze........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gina Simmons Schneider Ph.d