menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çözüm süreci neden Erdoğan için de bir fırsat penceresi?

42 1
13.01.2025

Hafta sonu çözüm süreci Demirtaş’tan, Sırrı Süreyya Önder’den gelen pozitif açıklamalarla yeni bir ivme kazandı.

Süreçten milliyetçilikten değil, siyaseten memnun olmayanlar için son tutamak noktalarından biri haline gelen Demirtaş’ın durumu, ondan gelen sürece net destek açıklamasıyla ortadan kalkmış oldu.

“Demirtaş’a rağmen, onu içeride tutmakta anlaşarak bu işe giriştiler” argümanını bitiren açıklamasında Demirtaş, sekiz yıldır AİHM kararına rağmen içeride olmasının öfkesini gütmeden “Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum” dedi.

Demirtaş; Kandil, DEM tarafından kendisine sürekli diğer mahkum siyasilerle eşit bir statüde davranılmasına da takılmadı.

Öcalan’ın süreçteki rolünü gölgelememek, onu da tedirgin etmemek için Öcalan’a da bağlılık ve desteğini bildirdi.

Özellikle mesajının şu bölümünün altını çizmek gerek:

”Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye’ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum.”

Bu aynı zamanda “45 milyon Kürt’ün yüzü Türkiye’ye dönüktür” dediği için Kürt milliyetçileri tarafından linç edilen Ahmet Türk’e de bir destekti.

Türk de, Demirtaş ile görüşmesinden sonra “Barışı sağlayarak Türkiye’nin Orta Doğu’da demokrasi ihraç edebilecek bir noktaya gelmesini istiyoruz” dedi.

Bu sürecin moderatörü, o kelimenin tam anlamıyla kolaylaştırıcısı olan Sırrı Süreyya Önder de aynı görüşmeden sonra da yine klişelerin dışına çıkan, kapsayıcı mesajlar vermeye devam etti.

Özellikle şu iki cümle akıllarda kaldı: “Şehit ve gaziler ülkemizin onuru, hepimizin onlara karşı sorumluluğu var.”

“Şu an çözersek iki tarafla çözeceğiz eğer bu fırsatı da kaçırırsak 72 taraf bu işe müdahil olacak”

İktidar çevrelerinin çok sevdiği iki kelimeyle ifade edersek bunlar yerli ve milli cümlelerdi.

İlk çözüm süreci laik ve sol muhaliflerin “iktidarla anlaşıyorsunuz” mahalle baskısı altında kalmıştı. Bu süreçte Kürt cephesinin dilinini Gezi olayları ile birlikte bozan, tarihi bir anlaşmanın eşiğinde oldukları iktidara ve Erdoğan’a karşı sertleştiren bir etki yaratmıştı.

Büyük risk alarak Dolmabahçe fotoğrafını veren Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışına kadar vardı bu mahalle baskısı.

Ama anlaşılan bu kez Kürt cephesi bu mahalle baskısını o kadar duymuyor. MHP’nin en önde koştuğu bu süreçte Kürt seçmenlerin iki seçimdir ellerinin gittiği CHP’nin kafası karışmış görünüyor.

Ama Kürt seçmenin hala ikinci partisi olan AK Parti de tuhaf bir şekilde MHP’nin gerisinde, sessizce olan biteni........

© Serbestiyet