menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Film icabı” değil…

3 0
07.09.2025

Ankara’nın bir zamanlar her semte yayılan sinemaları, her çocuğun hatıralarına unutulmaz sahneler, nostaljik film kareleri eklemiştir herhalde. O kuşaklar için beyazperdenin büyüsü başka… İlk “görüntü projektörü”nün 17. Yüzyıl’da “Sihirli fener” olarak adlandırılması boşuna değil. Ankara ohoş tasviri 21. Yüzyıl’da da İrfan-İnci Demirkol’un Kızılay ve Bahçelievler’de açtığı Büyülü Fener sinemalarıyla yaşatıyor.

İlk gençliğimizde “sanat filmi” gösteren sinemaların, merkezlerin ardından videokasetler de film seçiminin giderek başrollerdeki “star”lara göre değil “yönetmene göre” yapılmasında da etkili.

İşte o günlerin büyülü yönetmenlerinden birisi de bizi Japon sinemasıyla tanıştıran Akira Kurosawa. Kültürü, dili, oyuncuları, memleket manzaralarıyla sinema evrenimizde farklı bir aşama… O günlerde Dersu Uzalazaten birçok sinemada dillere destan da, Yedi Samuray, Rashomon, sonrasında Ran da unutamadığımız filmlerden. 1990’larda “Ağustos’ta Rapsodi” başka efsane…

Sadece sinema eleştirmenlerinin değil birçok kült yönetmenin de değerlendirmesiyle “en büyük yönetmenlerden birisi”… Onu örnek alan, filmlerinde de yâd eden ünlü yönetmenlerle yapılan o mevzudaki söyleşiler bile ayrı külliyat.

6 Eylül 1998’de ölen Kurosawa’ya “Tarihte Bugün” sitesine bakarken rastlıyorum. Ve bugünün her kötülüğü, şiddeti, yozlaşmayı (tanı(m) listesi uzun) sıradanlaştıran dünyasında hemen iki filmi geliyor aklıma.

Yaşadıklarımızı “listesi uzun” diyerek geçecektim ama dayanamayacağım… Daha önce “Tanrım onları affet…”yazımda Roy Andersson’un “Siz, yaşayanlar…” filminden aktardığım o repliği tekrar hatırlatacağım. Filmde kilisedeki yaşlı bir kadının “dua”sı olan o sözler, düşüncemde bir süredir beddua gibi seyretse de ortamı, dünyayı tanımlayan her şeyi özetliyor:

“Tanrım, sadece kendilerini düşünenleri affet. Açgözlü ve bayağı olanları affet. Ve aldatan ve dolandıranları veya zavallı maaşlar ödeyerek zenginleşenleri affet. Rüşvet yiyenleri, sahtekârları, yalancıları ve ikiyüzlüleri… Yüce tanrım, affet onları, affet onları.

Ve tanrım, aşağılayanları ve hakaret edenleri affet. Affet işkence edenleri ve öldürenleri… Şehirleri, köyleri bombalayanları, yok edenleri… Gerçekleri halkından saklayan hükümetleri affet. Kalpsizleri, acımasızları, sağduyusuzdavrananları ve çabuk hüküm verenleri affet.

Lütfen tanrım, onları affet. Çok ağır hükümler veren ya da masumu mahkûm eden mahkemeleri affet. Halkı yanlış yönlendiren gazete ve televizyonları affet. İnsanların dikkatini önemli şeylerden önemsiz şeylere yöneltenleri affet. Ey tanrım, onları affet. Onları affet…”

Kurosawa’nın değineceğim ilk filmi de “bana her şey o duayı hatırlatıyor” makamından esasında… Tam 75 yıl öncesinden1950 yapımı Rashomon. Ama yarattığı........

© Serbestiyet