menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Roni’siz iki yıl

10 17
19.07.2025

İki yıl önce bu hafta Roni artık son mücadelesini veriyordu, kaybettiğini en başından bildiği, hastanede geçen her bir belalı günde derinden derine hissettiği bir mücadele içindeydi. Kaybetmek, mücadelede yenilmek lügatında yoktu Roni’nin. Bu bir yenilmez olduğunu söylemek anlamına gelmiyor elbette ama kaybettiğinde bile bir milim geri adım atmadan toparlanıp yeniden kavgaya girişmek en tipik özelliğiydi.

Son büyük kavgası, tüm gençliğinden beri inşa sürecinin parçası olduğu Uluslararası Sosyalizm Akımı’nı Türkiye’de ete kemiğe büründüren örgütünün içinde şekillenen bürokratik bir deformasyondu. Roni’nin iyileşip katılabileceği umuduyla 15-16 Temmuz tarihine ertelenen genel tartışma toplantısına ne katılabildi oysa ne de bir mesaj yollayabildi. Toplantının sonuçlanmasının ardından haberi vermek için yanına koşturarak gittik. Merakla dinledikten sonra mutluluğunu ifade edip aşırı yorgunluk nedeniyle başını çevirip dinlenmeye devam etti. Roni’nin ne kadar önemli bir sosyalist olduğu, şiirlerinin gerçekten de etkili olduğu, çok yönlü bir araştırmacı olduğu ölümünden sonra daha net görülmeye başlandı.

Tanık olsa, “olum ölüm bile iki kitap yazıyor senden n’aber” diye dalgasını geçerdi muhtemelen.

Kitaplarından birisi çok büyük bir ilgi toplayan HarfiyatKamyonları, diğeri ise polisiye olmayan polisiye öykülerinden oluşan Çok Şeker Armud/Komiser Entürk’ün Asayiş Hikayeleri’ydi. Her iki kitabının tanıtım etkinliklerini düzenledik. Arkadaşları, yoldaşları, sevenleri ve eserlerini ilgiyle takip edenler her iki etkinliğe de katıldılar.

Geçen sene yazdığım anma yazısında tam ifade edememiş olabilirim, Roni’nin kaybının ne kadar büyük bir boşluk yarattığını, en azından bazılarımızı giderilmesi hiçbir zaman mümkün olmayacak olan bir eksiklikle başbaşa bıraktığını ikinci yılında daha derinden hissediyorum. Elbette ağlaşmayıp örgütleniyoruz ama dünyanın yetişebildiği her meselesi hakkında keskin bir gözlem gücüyle keskin analizler yapan ve yaptığı analizlerin yüksek niteliği önemli olaylar daha yaşanırken “Şunu bir Roni’yle konuşsak” dememizden ortada olan bir arkadaşımızın artık o telefonun, en azından telefonun ucunda olamayacak olması ağlaşmasak da derin bir çaresizlik hissiyle boğuşmamıza neden oluyor.

Hiçbir zaman merakımı gideremeyeceğimi bilsem de öyle çok merak ediyorum ki MHP Genel Başkanı’nın adeta bir barış güvercinine dönüşmesini Roni nasıl değerlendirirdi. Defalarca katıla katıla güleceğine bahse girebilirim. Durumdan çok hoşlanacağından eminim. Ama Roni bu gelişmeyi görmeliydi, Bahçeli’nin Demirtaş’a mektup yazdığına Demirtaş’ın da muhatabını hiç terslemeden barış sürecinin ruhuna uygun olarak yanıt verdiğine tanıklık etmeli, hem bir çok toplantıda hem de pek sevdiği rakılı yemekli sohbetlerde bu inanması hala çok güç olan dinamik süreci yorumlayabilmeliydi.

Roni, Türkiye’de siyasal mücadelenin merkezine, diğer bir deyişle, kendisine muhalif diyenlerin dert etmesi gereken en öncelikli sorunlar listesinin tepesine Türkiye kapitalizminin resmi ideolojisi Kemalizm ve bu ideolojiyle yoğrulan ve topluma sürekli bu ideolojiden sapmaması gerektiği emrini veren devlet örgütlenmesini koymuştu. Kemalizm’i Roni bu tartışmayı yapanları liberal olmakla suçlayan ulusalcı güruhun hiçbir zaman anlayamayacağı bir ufuk genişliğiyle kavramıştı:

“Kemalizm, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Cumhuriyet’in kuruluşu yıllarında, yeni bir burjuva devlet yaratma sürecinin ideolojisidir. Tek ve temel anlamı ve işlevi budur. Bu ideoloji, yerli ve Müslüman ticaret burjuvazisinin kendisini egemen sınıf olarak oluşturmak ve pekiştirmek için gerekli gördüğü her şeyi teorize etmiş; ulus bilinci olmayan yerde ulus, sınır olmayan yerde millî sınırlar ve yerel bir pazar yaratmıştır. Bu arada, ülkede yabancı işgal güçleriolduğundan ve bunların olduğu yerde ulus devlet yaratılamayacağından, bir de anti-emperyalizmi andıran bir dil tutturmuştur.”

Daha önce yine Roni’den alıntı yaparak yazdığım gibi, bu alıntı, Kemalizm tartışmasında kurulması gereken ilk cümleydi.

Kemalizm’i ilerici bir gelişme olarak görenlerin temel sorunu, cumhuriyetin üzerinde yükseldiği çelişkileri, kavgaları, kan nehrini görmemeleri. Roni de her normal Marksist gibi burjuvazinin ilericiliğinin, herhangi bir burjuva devriminin ilk günü sona erdiğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle aşağıdan bir devrimin sürekliliğinin önemi, burjuvazinin bu gericiliğinde gizlidir.........

© Serbestiyet