Aile, nüfus ve gelecek
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nüfus artışıyla ilgili şöyle konuşmuş:
2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51’e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023’te binde 1,1’e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10’un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.
(Kaynak: https://www.aile.gov.tr/haberler/cumhurbaskani-erdogan-ve-aile-ve-sosyal-hizmetler-bakanimiz-goktas-aile-yili-tanitim-programina-katildi)
Cumhurbaşkanının sözlerini araştırmalar da doğruluyor. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. İsmet Koç’un belirttiğine göre Türkiye 1965-2008 yılları arasında antinatalist yani nüfus artışını azaltma amaçlı bir politika izlemiş, 2008’den itibaren ise nüfus artışının hızlandırılması hedeflenmiş. Yani devletin azaltmak istediği dönemde nüfus artışı yüksekmiş, artırmak istediği dönemde ise ciddi oranda düşüşe geçmiş. Demek insanlar bu meselede devletin planlamasını pek de umursamamış. Devlet teşviklerinin de bu anlamda umulan sonucu üretmediği anlaşılıyor. Yeni evlilere verilen faizsiz kredi ya da doğum başına belirlenen nakdi yardımlar yeterli olmuyormuş. Aslında görüntü üç aşağı beş yukarı Batı ülkelerini andırıyor: Refah düzeyindeki görece yükselme çocuk sahibi olma ya da çok sayıda çocuk sahibi olma isteğini azaltıyor.
Nüfus artışının önündeki engel olarak çoğunlukla ekonomik belirsizlikler gösteriliyor. Halbuki nüfus artışının yüksek olduğu dönemlerde ülke sadece ekonomik anlamda değil basitçe güvenlik yönünden de belirsizliklerle doluymuş. Ekonomik hatta siyasi belirsizliğin nüfus artışını aşağı çektiğine yönelik bir araştırma bilmiyorum. Ama dünyada nüfus artışının en hızlı olduğu ilk beş bölge Güney Sudan, Nijer, Angola, Benin ve Ekvator Ginesi. İnsanların – kelimenin tam anlamıyla! – ateş altında hayat mücadelesi verdiği Gazze ise nüfus artış oranının en yüksek olduğu bölgelerden biri. Türkiye’de Kürt nüfusu da duraklamaya girmiş durumda, yani kentlileşme belli sınırları aşmış görünüyor.
Ekonomik belirsizlik hiçbir zaman nüfus artış hızında bir etken olmadı, olmayacak. Evet, anket yapsanız insanlar ekonomik belirsizliği bahane edecektir- ama hakikatın öyle olmadığını görmek için dünyadaki gidişata bir bakmak yeterli. Yani muhaliflerin iddia ettiği ya da iktidarın........
© Serbestiyet
