menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Erkeğe iki, kıza bir: Dün adalet, bugün soru

17 0
19.08.2025

Geçtiğimiz haftaki hutbede söylenen birkaç cümle, kadim bir dosyanın kapağını yeniden araladı, miras.

“Erkeğe iki, kıza bir” kaidesine işaret edilince, bir ucu Kur’an sayfalarında, öte ucu bugünün ev ekonomisinde duran o eski sorular geri döndü:

Hüküm mü, hayat mı?

Hikmet mi, lafız mı?

Geçmişin adaleti mi, bugünün adaleti mi?

Bu soruların cevabı bugünden aranır ancak kökleri dünde.

Cahiliye’den Kur’an’a: Bir kırılma
İslam’dan önce Arap örfü yalın ve sertti: miras, baba tarafından erkeklere kalırdı. Kadınlar ve anne tarafından akrabalar dışarıda tutulurdu.

Dul eş dahi bazen mirasın bir parçası gibi görülür, ölenin en yakın erkek akrabası tarafından miras alınırdı; mehir karşılığı başkasına verilmesi de mümkündü.

Çocuklar savaşacak yaş ve güçte değilse paydan mahrum bırakılabiliyordu. Kısacası “nimet külfete göredir” mantığı, nimeti erkeklere, külfeti de çoğu zaman kadınların sırtına yazıyordu.

Kur’an-ı Kerim bu zeminde geldi ve Nisâ suresiyle mirası ayrıntılı biçimde yeniden kurdu.

Kız evlat artık mirasçıydı: tekse yarım, iki ve daha fazlaysa üçte iki. Erkek evlat kızın iki katı alacaktı.

Anne altıda bir yahut üçte bir, eş çocuk varsa sekizde bir, yoksa dörtte bir alacaktı; baba, çocuk varsa altıda bir, yoksa kalan bakiyeyi.

Üstelik karı-koca karşılıklı mirasçı yapıldı; anne tarafından akrabalar miras halkasına girdi.

Cahiliye’nin “güçlü alır” kaidesine karşı, “hakkı olan alır” diyen bir düzen kuruldu.

Klasik müfessirler bu farklı oranları aile içindeki sorumluluk dengesi üzerinden açıkladı: nafaka, mehir, mesken yükümlülüğü erkeğin omzundaydı; fazla payı bu “yük”e bağladılar. O günün toplumunda ikna edici görünen bu hikmet, bugün aynı yerinde duruyor mu?

Ferâiz: Payların İlmine Kısa Bir Bakış
Kur’an’ın mirası “rakamla” konuşması, onu başlı başına bir disipline dönüştürdü: ilmu’l-ferâiz.

Kelime, “belirlenmiş paylar” demek; ilim, bu payların kim, hangi sırayla, hangi durumda, hangi oranla alacağını inceler.

Fıkıh âlimleri mirasçıları üç ana halkaya ayırdı: ashâbü’l-ferâiz (Kur’an ve Sünnet’le payı belirlenenler), asabe (agnatik erkek yakınlar ve onların çizgisi), zevî’l-erhâm (diğer yakınlar).

Hesap taşları da erken dönemde kondu: Payların toplamı, terekeyi yani ölenin ardından geride bıraktığı mal varlığını aştığında “avl” ile herkesin hissesi orantılı kırpılır; eksik kaldığında “redd” ile arta kalan hak, uygun mirasçıya iade edilir.

Böylece ferâiz, bir muhasebe değil, hukuk-mantık sahasıdır: payların çatıştığı yerleri sistemli biçimde çözer. Kız, anne, eş gibi kadınların düzenli ve maktu hisse sahibi oluşu, Cahiliye’nin “yok sayan” anlayışından kopuştur. Ferâiz literatürü, “kitâbü’l-ferâiz” bölümleri ve “öğrenin–öğretin” teşvikleri bu kopuşu kalıcılaştırmıştır.

Osmanlı: Kitap ve hayat yan yana
Osmanlı’da miras şer‘î ve örfî kanatla yürüdü. Şer‘î hukuk, özel mülkte Kur’an’ın ferâiz kaidelerini uyguladı.

Kassâmlar yani mirası hesaplayıp dağıtan görevliler terekeyi tespit etti; paylar şer‘iyye sicillerine yani kadı mahkemelerinin resmî kayıtlarına, muhallefât yahut tereke defterlerine yani ölen kişinin geride bıraktığı mal varlığını tek tek döken kayıtlara yazıldı.

Her ne kadar tereke defterlerinde karşımıza çıkan örneklerin ezici çoğunluğu İslam miras hukukunun öngördüğü şekilde kayda geçirilmiş olsa da defterlerin satır aralarında bu kurallara tam uymayan paylaşımlara da rastlıyoruz.

Yani Osmanlı uygulamasında fıkhın çizdiği yol haritası genel çerçevede korunmuş ama kimi zaman farklı hesaplarla, kimi zaman da varislerin rızası veya sulhuyla kurallar esnetilmiş. Bursa’dan Konya’ya, Edirne’den Antep’e mahkeme kayıtları bugün bize yalnız “hükmü” değil, hayatın hükmü nasıl yorumladığını da gösteriyor.

Bursa, 29 Şubat 1463 – Kenan’ın Terekesi

Miras: 4178 akçe
Varisler: Karısı, kızı, kendisini azat eden kişi
Paylaşım: Karı 522 (2/16), kız 1827 (7/16), azat eden 1827 (7/16).
Olması gereken: Karı 1/8, kız yarı, azat eden ise geri kalan (3/8) almalıydı.

Bursa, 19 Haziran 1463 – Safiye’nin Terekesi

Miras: 863 akçe
Varisler: Koca, anne, ana-baba bir erkek kardeş
Paylaşım: Koca 431 (3/6), anne 143 (1/6), kardeş 287 (2/6).
Olması gereken: Koca 3/6 doğru; anne 2/6 almalıydı, erkek kardeş ise 1/6.

Edirne, 7 Nisan 1546 – Halil’in Terekesi

Miras: 25.600 akçe (hesap farkıyla 25.690 olmalı)
Varisler:........

© Serbestiyet