menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Marke yapıyoruz arkadaşlar”

23 0
11.07.2025

Geçtiğimiz günlerde dans eğitmeni bir arkadaşım, provalarda ve kimi zaman canlı gösterilerde başvurdukları ilginç bir şifreyi anlattı. İzleyicinin dikkati dağılır, salonun gözü yemeğe ya da telefona kayarsa dansçılar aralarında bakışıp hafifçe gülümseyerek şu cümleyi
fısıldarlarmış: “Marke yapıyoruz, arkadaşlar!” O andan itibaren yerleşim ve çizgi kaybolmadan adımların açıları daralır, dönüşler kıvraklığını yitirir, enerjinin tonu kısılırmış. Gösteri devam eder; ama artık sadece dekor ayakta kalsın diyedir. Çünkü izlenmeyen dans,
dans olmaktan çıkar.

Marke yapmak terminolojide aslında zihinsel-bedensel bir prova tekniğidir: koreografiyi ezberleyip kondisyonu korumak için hareketleri tam güç harcamadan işaretlemek. Sözcük Fransızca marquer fiilinden gelir, kök anlamı ‘işaretlemek’tir. Türkçe’de spor diline de uğramış; karşı takımdaki oyuncuyu yakından takip ederek hareket alanını daraltmak demektir. Ancak burada sözünü ettiğim hâli, salonda ilgi dağılınca tetiklenen bir savunma refleksi: “Madem kimse izlemiyor, kaytaralım”.

Böylece marke, sahnedeki dikkat kaybının görüntüsüne dönüşür ve bu hâliyle bana çok daha büyük bir alanın metaforunu hatırlatır: siyaset.

Türkiye’de siyaset uzun süredir marke yapıyor. Yönetenler iktidardaymış gibi yapıyor, muhalefet muhalefetmiş gibi. Seçmen de yalnızca seçmenlik yapar gibi. Anayasa varmış gibi, yasalar uygulanıyormuş gibi, denetim mekanizmaları çalışıyormuş gibi. Sanki büyük bir kolektif illüzyonun içindeyiz. Gösteri sürüyor ama esas olan eksik: dikkat, takip ve........

© Serbestiyet