menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çeperin iktidarla imtihanı

22 0
16.08.2025

“Şüphesiz, her gölge gölgesi olduğu şeye benzer,
ama gölge esas değildir.”

Geoffrey Chaucer

2002’de AK Parti’nin tarihi bir oranla seçimlerden birinci parti çıkması, Şerif Mardin’in meşhur “merkez-çevre teorisi”nin tarihsel bir kanıtı niteliğini taşımıştı.

Mardin’e göre devleti kuran askeri-sivil bürokratik elit ve aydınlar merkezi oluşturuyordu. Onlar, batılılaşmayı, şarktan kopuşu, laikliği ve modernleşmeyi temel değerler olarak benimsiyor ve bu değerleri yukarıdan aşağıya topluma benimsetmeye çalışıyordu. Çevre ise geniş halk kitleleri, taşra, köylü ve dini cemaatler ile tarikatlardan oluşuyordu. Geleneksel, kültürel ve dini değerleriyle yaşayan çevre, merkezin “aydınlanmacı modernleşmesine” mesafeli ve hatta tepkiliydi.

AK Parti ile 2002’de geniş halk kitleleleri, Anadolu’daki dindarlar, taşra burjuvazisi; ekonomik, sosyal ve siyasal alanda yer aldı. Hor görülenler, dışlananlar, “göbeğini kaşıyanlar” gücün merkezine doğru yol almıştı. Şerif Mardin’in de yararlandığı ve Osmanlı ve Türkiye’ye uyguladığı bu kuramın yaratıcısı Edward Shils’e göre merkez-çevre ilişkisi toplumun temeli açısından bir hayli önemlidir. Çünkü her toplum, temel değerleri ve otoriteyi elinde tutan bir “merkez” ile bu merkezden uzakta olan ve onun değerlerine daha mesafeli duran geniş bir “çevre” arasındaki gerilim ve etkileşimle şekillenir.

Tüm bu kuramlar, teoriler ve sosyolojik-siyasi değişimler özellikle 2002 sonrasında çokça tartışıldı. Hatta “mahalle baskısı” gibi kavramlarla ve pek çok araştırma ile farklı veçheleri de ele alındı. Bugün ise 23 senelik iktidarın -gerçek manada kurumsal yapı inşa edemediğini bilerek- merkeze oturmaya çalıştığını, en azından yeni bir merkez inşa ettiğini, kendi elitleriyle devleti ve toplumu yönettiğini, iktidar gücüne sahip olmayı önceleyen bir yapıda olduğunu........

© Serbestiyet