menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bahçeli yine çok güzel konuştu…

88 0
10.04.2024

Bu adam daha ne yapsın? Her fırsatta millete gerçekleri hatırlatmaktan dilinde tüy bitti. Ama aydın geçinen bir kesim (tabii bir kısmı münafıklığı karakteri haline getirdiği için) anlamamakta direniyor. Ayakları yerden havalanmış; çevrelerinde esen kasırgayı meltem belleyerek, derviş misali ha babam aynı yerde dönüp aynı hayallere kapılıyorlar. O nedenle Bahçeli’yi sık sık duymak zorunda kalıyoruz. Ne yapsın? Gözlerinin önünde yaşanan bu toplumsal garabete izin mi versin? Vurdumduymazlık mı yapsın?

Bahçeli’nin fıtratı, bu tür sorumsuzca tutumlara uygun değil. Nitekim bayramı vesile ederek verdiği kamuoyu mesajında ülkenin ve siyasetin temel meselesini yine üç noktada özetlemiş. Anlamayanlar herhalde artık anlarlar ve akıllarını başlarına toplarlar.

Bahçeli’nin söylediklerinin içinden, günün özelliğine uygun olduğu için yerleştirilmiş insanlığın güzel değerleri, bayramın getirdiği huzur, kardeşlik, umut gibi yan desenleri ayıkladığımızda elimizde o üç nokta kalıyor…

Bir… Kaotik ve tehlikelerle dolu bir dünyada yaşıyoruz.

İki… Devlet ve millet birbirinden ayrılamaz.

Üç… Devlet sandıkta kurulmadı.

Bahçeli ilk önermeyi uzun detaylarla zenginleştiriyor. Küresel cepheleşme ve krizlerden bölgesel huzursuzluklara, Ukrayna ve Gazze’den yeni bir dünya savaşının ‘telaffuz’ edilmesine uzanan geniş bir yelpaze çiziyor. Bu tablodan üç sonuç çıkarıldığını görüyoruz: Kendi kelimeleriyle… 1) Dünya öngörülemez ve önüne geçilemeyen bir karmaşa ve kaos girdabının eşiğindedir. 2) Beşeriyetin pençesine düştüğü anlam ve maneviyat bunalımı derinleşip genişlemektedir. 3) Geleceğin inşası her ülkenin, her toplum ve milletin ortak sorumluluğudur.

Yani bize de büyük bir sorumluluk düşüyor. Hattâ dünya geneline hakim olan aymazlığı dikkate alırsak, belki de ortak sorumluluğun asli parçası asıl bize düşüyor. Böylesine bir görevle milletimiz nasıl baş edebilir? Tabii ki devleti sayesinde…

Bahçeli edebi bir maharetle, ‘devlet’ kelimesini tek bir kez dahi kullanmadan yaptığı bu girişte, bizi bilinçdışımızda kişisel çaresizliğimiz ve görev kaygımızla baş başa bırakıyor ve devletin eşiğine getiriyor.

Devletin bizi kuşatan, kucaklayan ve selim limanlara taşıyan bir ‘özne’ olduğunu herhalde bir kez daha derinden hissediyoruz. Bizler bu büyük belirsizlik ve tehditler karşısında devletin ‘özneleşmesine’, onun iradesiyle ilerlemeye muhtacız ve (bir adım daha atalım) zaten ‘milli bilinç’ de bunu gerektiriyor.

Nezaketinden ötürü gözümüze sokmuyor........

© Serbestiyet


Get it on Google Play