menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Narin cinayetindeki yeni veriler ‘müebbet’ kararını da davadaki gazeteciliği de tuşa getirmiş görünüyor

34 5
12.04.2025

Kamuoyu ilgisinin yoğunlaştığı, üzerinde hassas tartışmaların yapıldığı haberler söz konusu olduğunda gazetecilerin -aslında her haber için geçerli olan- kamuoyunu dürüst bir biçimde bilgilendirme sorumluluğu hayati bir önem arz eder. Böyle durumlarda gazeteciler her zamankinden fazla peşin hükümlerden ve önyargılardan uzak olmak; olgulardan hareket edip onların sınırları içinde kalmak; kendi siyasi görüşlerinin haberlerini esir almaması için azami gayret göstermek zorundadır. Bu kriterleri takmayan bir gazeteci, kâh farkında olarak kâh olmayarak takip ettiği haberin kimi boyutlarını ya atlar ya işine gelen yanlarını abartır ve sonuçta haber şu ya da bu derecede sakatlanır. Böyle bir gazeteci, haberinin yayımlanmasından sonra kendisini birçok tatsız sonuca karşı hazırlamalıdır.

Narin cinayeti davasında Türkiye’nin önde gelen adli bilişim uzmanlarından Tuncay Beşikçi’nin birinci derece mahkeme kararının temel dayanağı olan dijital delilleri değerlendirdiği rapor, yalnız birinci derece mahkemesinin yargıçlarını değil dava boyunca gazeteciden çok savcı gibi davranan gazetecileri de zora sokacak somut veriler içeriyor.

Hatırlayalım: Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili davada Narin’in annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran ve amcası Salim Güran “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet, komşuları Nevzat Bahtiyar ise “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlamasıyla 4 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.

Narin’in ağabeyi Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir ile annesi Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu’nun talebiyle hazırlanan rapor, birinci derece mahkeme kararını değerlendirecek olan istinaf mahkemesine sunuldu.

Bu yazıda önce Tuncay Beşikçi’nin, aile üyelerinden üçüne müebbet kararı verilmesinde dayanak noktası olan dijital deliller hakkındaki tespitlerinden en çarpıcı olan ikisini özetleyecek (tamamını Serbestiyet TV’deki videodan izleyebilirsiniz), ikinci bölümde de Narin davasında ve başka pek çok örnekte gözlediğimiz problemli gazeteciliğin kaynakları üzerinde duracağım.

Tuncay Beşikçi, Onur Erkan’ın sorularına, savunduğu şeye gerçekten inanan insanların rahatlığı ve huzuruyla cevap veriyor. Fakat bu belalı davada sanık avukatlarından gelen teklifi kabul etmeden önce epeyce düşünmüş:

“[Sanık avukatları] araştırıp beni bulmuşlar. Ben da sadece basından okuduğum için çekindim açıkçası. Çünkü sanıklara karşı herkes cephe almış vaziyetteydi. Açıkçası ben avukatımı aradım, alayım mı davayı diye. Çünkü ben uzun zamandır yapay zekâ güvenliğiyle ilgili olarak yurt dışına çalışıyorum, biraz uzak kalmak istiyorum, kara düzenin içinde kedimi heba etmeyeyim diye. O yüzden ancak tanıdığım, kıramayacağım avukat arkadaşlarım davalarını getirdiğinde mütalaa sunuyordum.

“Fakat bu daraltılmış baz raporunu görünce…”

“Fakat bu daraltılmış baz raporunu görünce, dedim bu olmaz, olamaz, böyle bir şey olamaz, inanamadım gözlerime… Avukatımı aradım, o da ‘evet, orada bir şeyler oluyor, kimse de çıkıp konuşmuyor, bilimsel bir şey yok ortada, arka planda dönen başka şeyler duyuyoruz’ dedi. Normalde aman sakın bulaşma, bir de senle uğraşmayalım diyen avukatım ‘bak o........

© Serbestiyet