Erdoğan, Erdoğancılık ve Erdoğancılar
Birkaç hafta önce (Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ve sonra tutuklanmasıyla başlayan süreci henüz idrak etmemişken), Alan TV’nin YouTube kanalında çok ilginç bir program izledim. Gazeteci Yakup Telci ve ekonomist Ozan Gündoğdu’nun hazırladığı ‘Metrekare’nin o haftaki program başlığı “Erdoğanistler vs. Anti-Erdoğanistler”di.
Programcılar bu başlığı, aynı zamanda Now TV’de hafta sonu akşam haberlerini sunan Ozan Gündoğdu’nun bir Twitter paylaşımından türetmişti. Şöyleydi twit:
“Kürt-Türk barışından daha zoru Erdoğancı-Anti Erdoğancı barışı olacak. İlk barışa da ikinci barışa da mecburuz. Bu ülkenin gerçek sorunlarını konuşabilmenin tek yolu barış…”
Bu twit’e gelen tepkiler üzerine Gündoğdu bir twit daha atmış, orada da şöyle demiş: “Erdoğan’la değil Erdoğancılarla barış… Egemenlerden hesap sorarken halkın birbiriyle kucaklaşması ve öfkenin halkın bir kesimine değil egemenlere yöneldiği bir barış…”
Gündoğdu, “muhalif endüstri”nin (kendi kelimeleri) beslenme kaynağını bildiği için gelen tepkilerin çokluğuna şaşırmadığını söyledikten sonra, programda Yakup Telci’nin “Ne anlatmak istiyorsun” sorusu üzerine sözlerine açıklık getirdi. Şöyle dedi:
“Ben bunu yıllardır söylüyorum, 2020’den beri falan söylüyorum, yavaş yavaş daha tahrik edici şekilde söylemeye başladığım için dikkat çekiyor. Vaka şu:
“Erdoğan bir siyasi hareketin lideri. Erdoğancılık bu siyasi hareketin adı. Erdoğancılar da bu hareketin tabanı. (…) Bu hareket bu tabanla kendini meşrulaştırıyor. Çok geniş bir kesim bu ve bu geniş kesimlerle empati kurmak çaba gerektirir. Bu geniş kesimleri anlayabilmek zaman ve çaba gerektirir. İçinizde öfke ve nefret varsa bu kesimlerin anlaşılması kolay değildir. Öfke aklın katilidir, bize akıl gerekir. Bu geniş kesimlerle empati yapmak gerekir. Garibandır bu insanların büyük çoğunluğu. Bu geniş kesimlerle hareketi birbirinden koparmak gerekir. Eğer sen Erdoğancılığı, yani siyasi hareketi yenmek, alt etmek istiyorsan Erdoğancılıkla Erdoğancıların arasını açman gerekir. Fakat sen ne yapıyorsun? Sen aslında Erdoğancılığa öfkelenmen gerekirken, düzenin kendisine öfkelenmen gerekirken, düzenin kendisine öfkelenmek o kadar konforlu ve kolay olmadığı için öfkeni oradan alıp Erdoğancılara yöneltiyorsun. (…) İşte bu, düzenin sana kurduğu bir tuzaktır diyorum. (…) Türkiye’de muhalefet yanlış politize oldu, Erdoğan’ın bizi çağırdığı kültür savaşına ‘tamam’ dedik.”
Ozan Gündoğdu, bu noktada Erdoğan’ın açtığı kültür savaşına icabet eden muhalefetin çok temel ve çok büyük bir yanlış yaptığını söylüyor ve muhalefete ‘kırık kol’ metaforu üzerinden çok radikal yeni bir yol öneriyor: Kol kırılır ve yanlış kaynarsa o kolu yeniden kırmak ve düzgün bir biçimde yeniden kaynatmak gerekir.
Siyasi mücadelenin kültür savaşları biçiminde yürümesinin Erdoğan’ın ve Erdoğancılığın can suyu olduğunu söyleyen Gündoğdu, bu temelde yürütülen bir siyasi mücadeleyle seçim kazanmayı umanların içinde bulunduğu traji-komik çelişkiye dair de şunları söylüyor:
“Şöyle bir atmosfer düşünün: Beş yıl boyunca Erdoğancılara söveceksin, seçim dönemi geldiğinde de keşke bize oy verseniz diyeceksin. E, bu çelişkili oluyor ve çelişkili olduğu gibi sonuç da doğurmuyor.”
“Göbeğini kaşıyanlar”ın en güzel........© Serbestiyet
