menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet dersinde can veren büyük anlatılar

30 1
05.07.2025

Yirminci yüzyıla damga vuran üç büyük ve kapsayıcı ideolojiden ikisi (sosyalizm ve İslamiyet), üçüncünün (faşizm) aksine devleti yüceltilecek bir kategori olarak görmedi. Sosyalizm devleti sınıfsız toplum ve enternasyonalle, İslamiyet ise ümmetle aşacağını iddia etti. Ne var ki ikisi de sonunda kendileri olmaktan çıktı ve devletlerin önceliklerini meşrulaştırmada kullanılan araçlar haline geldiler.

Bir zamanlar çok canlı olan, halen de öyleymiş gibi yapan büyük toplumsal anlatıların gerçekte can çekiştiğini anlamak için elimizdeki en geçerli ölçülerden biri de o anlatının toplumdan çok devlet tarafından sahiplenip korunur hale gelmesidir. Mizah dergisi LeMan’ın o talihsiz karikatürden sonra başına gelenleri (ve tabii öncesindeki bir sürü başka örneği) bu ölçüye vurduğumuzda göreceğimiz şey, bir zamanlar sosyalizmin başına gelenlerin bir benzerinin İslamiyet’in de başına geldiğidir.

Parantez: Hakaret yok, aşağılama yok, suç da yok ama…

Başlıktan da anlaşılabileceği gibi bu yazıda niyetim, taze bir örnek üzerinden devletin İslam’ı ve onun hassasiyetlerini dindarların tepkisini gölgede bırakacak ölçüde ve şedit bir dille sahiplenmesindeki (keza dindar kanaat önderlerinin bunda bir sorun görmemesindeki) soruna işaret etmek.

Fakat ondan önce olan biten hakkındaki kendi pozisyonumu kısaca açıklamak istiyorum.

LeMan’ın, karikatürdeki Muhammed ve Musa ile iki büyük dinin peygamberlerinin kastedilmediği açıklaması ikna edici ya da inandırıcı değil. (Fakat bu, açıklamanın ‘yanlış’ olduğu anlamına gelmez. Yani “iyi de o kritik anda ‘evet, onları kastetmiştik’ demelerini mi bekliyorsunuz” diye itiraz edebilecekler tamamen haklı.)

Yine: Karikatürde iki peygambere hakaret, saygısızlık ya da aşağılamanın (ya da derginin böyle bir kastının) olmadığı çok açık.........

© Serbestiyet