Barselona’yı 4-3 yenmeyi başaran İnter finalde…
Capello’nun teorisine göre, futbol ‘’pozisyonların sürekli ayrışıp eklemlendiği, simetrik olmayan bir süreçtir’’. Inter-Barcelona maçı, bu fikri doğrulayan bir kaos ve düzen örneğiydi. İlk yarıda Inter’in yüksek yoğunluklu,şiddetli presi ve hızlı geçiş hücumları, Barcelona’nın topa sahip olma odaklı oyununu bozdu. Inter’in gol pozisyonları (örneğin, Lautaro Martínez’in ilk golü), Capello’nun “pozisyonun doğaçlama” karakterine uygun şekilde, Barcelona savunmasının anlık ayrışmalarından (örneğin, stoperlerin pozisyon hatalarından) doğdu. Ancak, Barcelona’nın ikinci yarıdaki geri dönüşü, özellikle Pedri ve Gavi’nin orta sahadaki hareketliliğiyle ki- bu şiddeti çok yüksek bir baskılama oyunuydu- pozisyonların eklemlenmesiyle yeni bir oyun düzeyine geçişi temsil etti. Capello’nun “oyun ile pozisyon arasında sabit bir ayrım yoktur” fikri, maçın sürekli değişen momentumunda açıkça görüldü; hem kimi hücum girişimlerinde Inter’in dominasyonu hem de Barcelona’nın geri dönüşü sabit bir oyun düzeni olmadan açıklanamaz.
Inter’in 4-3’lük galibiyeti, pozisyonlardaki “farklılık” süreçlerinin bir yansımasıydı. Inter, rakibin topa sahip olduğu anlarda bile kompakt bir 3-5-2 düzeniyle savunma pozisyonlarını korudu ve hızlı hücumlarla fark yarattı. Barcelona ise topa ` civarında sahip olmasına rağmen, son vuruşlarda (örneğin, Lewandowski’nin kaçırdığı net fırsatlar) pozisyonun “eksikliğini” yaşadı. Wenger’in bakış açısıyla, Inter’in galibiyeti, pozisyonların etkili bir şekilde “eklemlenmesi” ve fırsatların değerlendirilmesiyle açıklanabilir.
Guardiola Perspektifi ve Topun Egemenliği
Guardiola’nın yaklaşımı, pozisyonları bir sistem bütünlüğüne dahil ederek topa egemen olmayı merkeze alır.........
© Serbestiyet
